Gümüşhane ve Sümela Manastırı 2023 Gezimiz

Karadeniz bölgemizin en merak edilen tarihi mirası Sümela Manastırı ve çoğu köyü sit alanı olan Gümüşhane‘yi gezmek görmek isteyenler buraya lütfen !!!

Gümüşhane, dağlarla çevrili bir ovaya kurulmuş, Karadenize sahili olmayan bir şehrimiz. Şehri ilk ziyaretimizde, çarpık kentleşmenin getirdiği sevimsiz bir silüetiyle karşılaştık. Fakat sonra doğal güzellikleriyle tarihi kalıntılarını keşfettikçe kendini sevdirmeyi başardı. Hele ikinci gün sabah Krom Vadisinde bir köy evinde içtiğim adaçayının tadını ve bizi misafir eden Hamdi bey ve eşinin gülen gözleriyle tanışınca içimiz kaynadı bu coğrafyaya.

Sümela Manastırı-2023

Sümela Manastırından başlayarak hem Gümüşhane hem de biraz Trabzon’u da dahil ederek görülesii belli başlı yerleri 3 günlük bir seyahat programı olarak paylaşıyorum, hadi gelin beraber gezelim.

Gümüşhane ve Sümela Manastırı Gezilecek Yerler- Birinci Gün Planı:

Lames Çay Evi- Gümüşhane’de Ne Yenir?

Gümüşhane’de gezilecek yerler arasında bir numara olan Sümela Manastırına doğru sabahtan yola çıkmanızı öneririm. Trabzon havaalanından bir saatten birazcık fazla sürecek bu yol üzerinde çok şirin bir çayevi var. Yol yorgunluğunu öncelikle atmak isterseniz, dere kenarına kurulmuş olan otantik görünümlü çay ocağına uğrayın. Çaylar müthiş güzel, açık gibi gelsede su kaynağı dağlardan akan dereden olunca tadı bambaşkaydı.

Buranın marifeti; Laz böreği ile fındıklı baklavası..

Tereyağından mıdır, yoksa havasından mıdır, ikişer tabak yedik. İnanamadık, sonrasında mideye de oturmadılar.

Seyahatimizin sonunda yaptığımız değerlendirmeye göre Gümüşhane’de Ne Yenir sorusuna açık ara, Lames Çay Evinden laz böreği olarak cevap vermek isterim, o yüzden bu noktayı hiç kaçırmayın.

Not: Lames kelimesi sevecen demekmiş, lazca yani…

Sümela Manastırı

Ulu dağların tepesine değen bulutların arasından başını yükseklere uzatmaya çalışan gizem dolu Sümela Manastırının görüntüsü, bende hep merak uyandırmıştır. Bir kartal yuvası gibi ulaşılmaz duran manastır, Karadeniz denince aklıma ilk gelen imgedir. Açıkçası o bulutlu yaylaları, doyası gürül gürül çağlayan dereleri yada horon tepen insanları değil, hep merak ettiğim yer Sümela Manastırı’ydı.

Sümela Manastırının içinide görelim…

Siz gözlerinizi kapatıp Karadenizi düşündüğünüzde aklınıza nasıl bir manzara geliyor?

Kültür Bakanlığı restore etmeye başlayınca, pek üzülmüştüm ya hiç göremezsem diye.

Tabiki yapılması çok önemli olan bu yenileme, aslında manastırın kurulduğu Karadağ’ın kayalıklarının endüstriyel dağcılar tarafından sabitlenip demir ağlarla düşmesini önlemek amaçlı başlamış. Böylece tarihi M.S 375’lere kadar giden manastırın daha güvenli olması ve yok olmaması için yapılan koruma geçen mayıs ayında bittiği gibi turistik ziyarete de açılmış.

Buranın gizem dolu da bir hikayesi var. Birbirlerinden habersiz iki keşişin, Sümela Manastırı’nın olduğu yerde bir ibadethane inşa etmekle ilgili aynı rüyayı görmeleriyle başlar. Uzun yollardan gelip, burada karşılaşmaları ve beraber manastırı yapmaları çok enteresan değil mi? Tabi bu hikaye ne kadar doğru, bilemiyoruz. Ama güzel bir hikaye.

“Barnabas ve Sophranios isimli iki rahip tarafından kurulmuş olan manastır, 6’ıncı yüzyılda İmparator Justinianus’un manastırın onarılarak genişletilmesini istemesi üzerine generallerinden Belisarios tarafından tamir edilmiştir.
Sümela Manastırı’nın şimdiki durumuyla varlığını 13’üncü yüzyıldan itibaren sürdürdüğü bilinmektedir. 1204 tarihinde kurulan Trabzon Komnenosları Prensliği’nden  III. Alexios (1349-1390) zamanında manastırın önemi artmış ve fermanlarla gelir sağlanmıştır. III. Alexios’un oğlu III. Manuel ve sonraki prensler döneminde de Sümela yeni fermanlarla zenginleştirilmiştir.
Doğu Karadeniz kıyılarının Türk egemenliğine girmesini takiben Osmanlı padişahları pek çok manastırda olduğu gibi Sümela’nın da haklarını korumuşlar, bazı imtiyazlar vermişlerdir.
Sümela Manastırı’nın 18. yüzyılda bir çok bölümü yenilenmiş, bazı duvarlar fresklerle süslenmiştir. 19. yüzyılda büyük binaların ilave edilmesiyle manastır muhteşem bir görünüm kazanmış, en zengin ve parlak dönemini yaşamıştır.”
(Not: Tarihi bilgi ile ilgili kaynak Sümela Manastırı Kültür Portalından alındı, link için tıklayınız)
Manastırın büyüleyici mimarisi ve ulu manzarasından bir parça ekliyorum…

Hepinizin en merak ettiği soruya geliyorum aslında. Küçük bir başlık açıyorum.

Sümela Manastırına çıkarken merdivenler ve yol nasıl?

Manastırın yolu dört kademeli;

  1. İlk aşama Sümela Manastırı otoparkına özel aracınızı bırakıyorsunuz. Muhteşem dağ ve orman manzarası eşliğinde kıvrıla kıvrıla tırmanacağınız düzgün asfalt bir yol sizi bekliyor.
  2. İkinci aşama, Sümela Manastırı servislerine binerek, manastırın gişesine ulaşıyorsunuz.
  3. Üçüncü aşama, orman içinden geçen tahta kaplı bir patika yoldan 15 dakikalık bir yürüyüşle manastırın içine gireceğiniz dik merdivenlere ulaşabilirsiniz. Bu yol, genel hatlarıyla kolay bir yürüyüş parkuru. Bazı noktalarda taşların üzerinden atlamak zorunda kalıyorsunuz, ama destekli bile yürüyenler rahat çıkıyorlar. Pusetli aileler, puseti aracınızda bırakmanızı öneririm. Sırt kangurusuyla bebeğinizi manastıra çıkartabilirsiniz. Patika yolun üzerinde yer alan banklarda oturarak dinlenebilirsiniz.
  4. Dördüncü aşama, manastırın içine ulaştınız, tebrikler!!!  Ama bitmedi, şöyleki; Manastırın bölümleri arasında dar ve dik merdivenler yer alıyor, hazırlıklı olun.
Sümela Manastırına çıktıktan sonra sizi neler bekliyor?

Gizem dolu Sümela’ya hoşgeldiniz!

Ana kilise, kütüphane, rahiplerin odaları, mutfak ve banyolar mağaraya oyularak yapılmış. (Sanki Kapadokya‘da hissettim kendimi.)

Yazılanlara göre burada çok değerli bir kütüphane varmış, ama yangınla beraber yok olmuş.

Kilisenin tavan ve duvarları harika fresklerle dolu. Tabi genel olarak konular İncil’den esinlenilmiş. Enteresan olan bu fresklerin altında da üç ayrı tabakada yine farklı dönemlere ait freskler olması. Zamanla eskiyen tasvirlerin üzerine, yenileri yapılarak ilerlemişler.

Her zamanki gibi renkler ve tasvirleri seyretmek, nefes kesici güzellikte.

Sümela Manastırı otoparkında ve yine manastırın merdivenlerinin civarında kafe gibi yerler bulunuyor, bilginiz olsun. Ama laz böreğinden sonra tek ihtiyacımız su oldu açıkcası.

Sümela Manastırı- 2023 ücret bilgisi

Servisle çıkış için bilet ücreti : 40 TL

Öğrenciler: Ücretsiz

Müzekart geçerli (Heyyyy, yaşasın!!!  Müzekart nedir sorusu için linki buraya bıraktım.)

Yetişkinler: 300 TL (Müzekart yoksa)

Gümüşhane’yi geziyorsanız, Krom Vadisini ve civarındaki köyleri mahalleleri gezmek lazım. Burada sadece tarihi mirası değil, aynı zamanda kültürel yaşamı da gözlemleyebilirsiniz.

Sümela Kamping- Gümüşhane’de Ne Yenir?

Patikaları, merdivenleri hem çıkıp hem indikten sonra, birde tertemiz havayı soluyunca biz acıktık. O yüzden civarda en düzgün servis yapan neresi diye baktık.

Karadeniz mutfağının sevilen yemeklerini bulup tadımlayacağınız bir yer. Kaygana, mıhlama, mısır ekmeği, salata, tereyağında alabalık (müthişti!) ve yörenin sütüyle yapılmış sütlacı tavsiye ediyorum.

Dere kenarına kurulmuş olan Sümela Kamping’in böyle kır restoranı gibi salaş bir havası var. Tabi bizim en sevdiğimiz böyle ortamlarda,  etraftaki kedi ve ördeklerin peşinden koşup, suya taş atmak. (Ayrıca çocuk parkıda yer alıyor.)

Restoranın kapalı alanında yer alan el yapımı tahta gereçleri ve el sanatlarını incelemelisiniz, eviniz için nostaljik dekoratif parçalar bulabilirsiniz.

Önce ürkek adımlarla cam terasın üstünde yürüsekte, sonra alışıp dürbünle çevreyi bile incelemeye başladık.

Torul Kalesi ve Cam Seyir Terası

Torul Kalesi, Harşit çayı vadisi üzerinde sıralanmış dağların üzerine, bölgenin trafiğini gözetleme amaçlı Ortaçağ’da yapılmış bir kale. Fatih Sultan Mehmet zamanında da Osmanlı topraklarına katılmış.

Torul Kalesine yakın olan Cam Seyir Terasıysa, yerden 240 metre yüksekliğiyle Türkiye’deki en yüksek cam seyir teraslarından birisi. Zigana Tüneliyle Karaca Mağarası arasında yapılan terasa aynı anda 50 kişi çıkabilme kapasitesi var.

Yükseklikle aranız nasıl?

Benim eh işte… Terasta demir iskeletlerin olduğu noktalardan yürüyerek en ucuna kadar gidebildim. Sonrada yapıya güvenmeye başladığım için rahatlıkla dolaşabildim, hatta booolca selfiler bile aldık Ece’yle 😉

Çocuklar hiç korkmuyor, çok rahatlar. Hatta en uçta yer alan dürbünlede her yeri görebilmek hoşlarına gidiyor.

Buraya kadar çıkıp cam terasa ayak basamadıysanız, no problem. Yine kenarlardan tüm vadiyi ve Torul kalesi manzarasını seyredebilirsiniz. Gazebolarda oturup piknik, çay kahve keyfi yapabilirsiniz.

Yol bilgisi: Gümüşhane- Torul Kalesi- Cam seyir Terası oklarını takip ederek bu noktaya çıkabilirsiniz.

2023 Torul cam seyir terası ücreti: 30 TL

Karaca Mağarası, genişlik ve yüksekliği bakımından dünyada en rahat yürüyüş yolu olan mağara olsa gerek. Baksanıza…

Karaca Mağarası

Allah’ım bu nasıl bir güzellik…

Doğanın milyarlarca yıl emek vererek ortaya çıkardığı şaheser.

Karaca Mağarası oluşum açısından yürüyüş parkuru rahat ve kolay olan nadir yerlerden. Girişi dar olmasına rağmen ilerledikçe huni gibi açılan geniş bir alanda tahtadan yapılmış bir yolda geziyorsunuz.

Hayranlıkla seyrederek ilerlediğimiz mağaranın içinde yer alan sarkıtlar ve dikitlerin görüntüsü bizleri kendine hayran bıraktı. Birde ışıklandırmaların etkisinden mi bilemedim ancak oluşumları kimi yerde kuşa, kimi yerde deniz anasına, kimi yerde sakallı dede heykeline benzetince Karaca Mağarası daha bir büyüledi bizi.

Keşfetmenin heyecanıyla mağaranın sonuna kadar tereddüt etmeden gittik. En son noktada çok derin olmayan ve yeni oluşmaya başlayan mini dikitler tarlası bulduk. Bir damlanın düşmesini görünce çok sevindik. Doğanın bir parçası olduğumuzu hissettik.

Mağara içerisinde beyazdan laciverte çeşitli renklerdeki travertenler, demir ve magnezyum gibi erimiş mineral maddelerin damlayan suyun içinde çok yoğun olduğunu göstermekteymiş. Karaca Mağarası kuru bir mağaraymış. Ancak tavan ve duvarlardan sızan sular mağara tabanında gölcükler oluşturmuş.

Mağarada yer alan sarkıtlar ve dikitlere yakından bakmanızı isterim.

Sıkı durun, çok önemli bilgi paylaşımları geliyor!!! 

Mağaranın yaşı yaklaşık 15 milyon yıl olarak tahmin edilmektedir.

Renk ve motif çeşitliliği açısından dünyada eşine az rastlanan bir mağaraymış.

Burada gördüğünüz sarkıt veya dikitlerin bir santimetresinin 12 yılda oluştuğunu biliyor muydunuz?

Özellikle mağaranın son kesimlerinde yer alan gölcüklerin derinliği bir metreyi buluyormuş.

Karaca Mağarasında hava o kadar temizki kendinizi tekrar 15’li yaşlara dönmüş gibi enerjik ve dinamik hissediyorsunuz. Bunun sebebi, 12-17 derece civarında hava ısısı, %70 civarında nem oranı ve polen ve tozlardan arınmış yüksek oksijenli bir ortam olmasıyla daha rahat nefes aldığınızı hissetmeniz.

Çocuklu pusetli aileler, rahatlıkla gezebileceğiniz bir mağara. Ancak lütfen çocuklar, sarkıtlara dokunmak için uzanmasın, düşme tehlikesine karşı öncelikle sizi uyarmak isterim. Birde hepimiz, heyecanla ve merakla sarkıtlara dikitlere dokunmak istiyoruz. Lütfen bunu yapmayalım, mağaranın doğasını bozacak hareketlerden kaçınalım ve koruyalım. İnsan etkisinden ne kadar az olursa o kadar  çok korunmuş olacaktır.

Karaca Mağarası 2023 giriş ücreti

Yetişkin : 20 TL

Öğrenci: 10 TL

Haftanın her günü açık.

Gümüşhane Gezilecek Yerler – İkinci Gün Planı:

Krom Vadisinde yer alan köyleri ve kiliseleri ziyaret ediyoruz

Daha çok kış ve yayla turizmiyle öne çıkan Karadeniz, Gümüşhane’de yer alan Krom Vadisi sayesinde rotasını bambaşka bir yöne döndürmüş durumda. Üçüncü derece arkeolojik sit alanı olan bölgede pek çok kilise, manastır, taş evler ve değirmenlerin kalıntıları ziyaretçilerin dikkatini çekmiş durumda. Antik dönemden itibaren değerli madenlerin çıkarılması ve ipek yolunun üzerinde olmasıyla bölgede eskiden 1000 kişiyi geçen nüfusun yaşadığı belirtiliyor.

Krom vadisinin hala ayakta kalayı başarmış o tarihi kalıntılardan görülmeye değer bazı kilise ve manastırlarını gezelim.

  • İmera Manastırı ve Kilisesi

Kilise, Olucak (İmera) Köyü sınırları içerisinde, il merkezine yaklaşık 36 km mesafede. Kaynaklarda, yapının 1740 yılında yapıldığı, etrafının yüksek duvarlarla çevrili olduğu, ikamet mekânlarının 1827 yılında yapıldığı yazılı. Üzerindeki kitabeden manastırın 1859 tarihinde Baş Rahibe Roxane tarafından yenilendiği anlaşılıyor. Yapı, kesme taş, moloz taş malzemeli ve yığma olarak inşa edilmiş. Güney cephede yer alan pencerelerin alınlıkları sivri kemerli olup sağdaki alınlıkta melek motifi ile çift başlı kartal motifi işlenmiş.

 

Gümüşhane’de gezilecek yerlerden olan imera Kilisesi
  • Alikinos kilisesi

Yağlıdere köyünün Düzce mahallesinde yer alan kilise, Cehennem vadisi olarakta anılan bölgede ayakta kalmayı başarmış olanlardan. 1924 yılında yapılan mübadeleyle 3500 civarında Rum, Yunanistan’a göç etmesiyle birçok yer bakımsızlıktan harabeye dönüşmüş durumda. Yolları bazen zorlasada bu yüksekliğe ulaşıp köyün halini ve dağların manzarasını görmek çok etkileyici.

Bu vadide yer alan kiliseler hep birbirini görecek şekilde konumlandırılmış, sanırım herhangi bir durumda haberleşmeyi sağlamak amaçlanmış. Tabi bir tek Alikinos Kilisesi ayakta kaldığı için diğerlerini bu konumdan gözlemleyemedik.

Krom Vadisi, ülkemizde pek bilinen bir vadi değil.

Ancak sahip olduğu jeolojik yapısı ve zengin coğrafyasına eklenen geçmişin izleriyle, mutlaka görülmesi gereken bir bölge.

Böylesi bir zenginliği ardımızda bırakarak, Olucak Köyü üzerinden tekrar karayoluna çıkıyoruz.

Lale Restoran- Gümüşhane’de Ne Yenir?

Gümüşhane’nin ana caddesi üzerinde yer alan Lale Restoran’ın her türlü yemeğini önersemde, döneri bambaşka bunu itiraf etmeliyim. Burada öğlen yemeğinizde ayrıca işkembe yada kelle paçaya rastlarsanız kaçırmayın, “Ece” affetmedi çünkü.

2023 Ekim ayında Çağlayan dibi şelalesi, kuraklık sebebiyle bu hallerde. Bölgeye yazın yağmur düşmeyince birden fazla çağlayan olsada, hepsi çok cılız akıyorlar. Umarım bir an önce eski hallerine dönerler…

Çağlayan dibi şelalesi

Karadeniz’e gelip bir şelale görmeden dönülmez! Şöööyle gürül gürül çağlasın diyorsanız Gümüşhane ve çevresinde birçok şelale var. Çağlayan dibini görelim dedik, çünkü fotolardan gördüğümüz önünde güzel küçük bir göl oluşturuyordu. Uzun pozlama yaparak fotoğraf çekebilmem için çok gitmek istediğim bir yerdi. Ama yazın hiç yağmur yağmaması sebebiyle, şelale kuvvetsizdi. Önünde yer alan gölde haliyle minnacık kalmış. O nedenle ilkbaharda buralara gelin, eminim daha yoğun akan bir şelale bulabilirsiniz. Ama olur da yolunuz yaz veya sonbaharda düşerse, başka bir alternatif Tomara Şelalesidir.

Örümcek Ormanında korumaya alınan ağaçlardan bir tanesi

Örümcek Ormanları

1998 yılında koruma altına alınan Örümcek Ormanları, Avrupa ve Kafkaslar’ın en boylu ve çaplı ladin ve köknarlarını bulunduruyor. Hatta bunlar arasında 4 adet seçilip tescil ettirilmiş. Ormanın hemen girişinde koruma altına alınmış şekilde bulabilirsiniz.

“İsminde örümcek olan bu ormanı kim görmek ister ki, her yer örümcek dolu olsa gerek” diye düşünen kaç kişi var aramızda?

Merak etmeyin, örümcek mutlaka vardır ama sizin düşündüğünüz gibi değil. Buraya örümcek ismini vermelerinin sebebi, o kadar yoğun bir orman bitki örtüsü yer alıyor ki, ormanın içinde ilerlemek veya gezmek çok zor. Ormanın içine girdiğinizde gökyüzünü bile göremiyorsunuz.

O zaman nesini gidip görelim diye soruyorsanız, eğer vaktiniz kaldıysa şu koruma altında ola 417 yaşındaki ladin ağacını gidip görebilirsiniz.  Ender rastlanan bu ağaçlar Tabiat Anıtı olarak tescillenmişler. Dolayısıyla zarar verilmemesi gerekiyor, o yüzden sadece uzaktan gözünüzle seviyorsunuz.

Bu ormanın diğer önemli özelliği, doğanın sürekli kendini yenileyebiliyor olması, yani dış zararlı etmenlerden kendini koruyabiliyormuş. Yalnız insan etkeninden maalesef kurtulamıyor, koruma altına alınan bu dört ağaca mangal yakabilmek için zarar vermişlerdi. Biz gittiğimizde bazı devlet adamları bu kötü durumu inceliyordu, yazık…hiçbir zaman öğretemeyeceğiz. Bu kadar cahillik pes dedirtiyor artık.

Bir diğer ziyaret etme sebebi de, artık şehirlerde pek bulamadığımız ama Örümcek ormanı girişinde bulunan nefis böğürtlenlerin tadına bakmak olabilir. Tabi yaz mevsimine denk geldiyseniz, kovalara doldurun.

Özkürtün Beldesi barajı

Gümüşhane’ye geri dönerken gördüğüm Özkürtün barajı ve çevresi doğasıyla beni etkiledi.

Seyahat sonrasında hemen araştırdım ve internetten öğrendiklerim sonucunda farklı etkinlikler yapılabilecek, dinlenmek için değerlendirilebilecek bir yer olduğuna karar verdim. Bu nedenle barajı, Gümüşhane’de gezilecek yerler arasına ekliyorum. Eğer gezip görürseniz, lütfen yorumlarda tecrübelerinizi paylaşır mısınız?

Harşit Irmağı üzerine elektrik üretmesi amacıyla 1999-2002 yılları arasında inşa edilen Özkürtün Barajı, Torul ile Tirebolu yolu üzerinde yer alıyor. Alabalık üretme tesisleri, bungalov kamp alanları, piknik alanı ve alabalık avlamak gibi etkinlikler yapabileceğiniz ve boolca Karadenizin doğasıyla başbaşa kalabileceğiniz güzel bir lokasyon.

Alabalık üretme tesislerinin bulunduğu barajda ayrıca alabalık yiyebileceğiniz bir restoran bulunuyormuş. Gümüşhaneye dönerken yol üzerinde burada akşam yemeği alınabilir. Yada isterseniz piknik alanlarında keyifli anlar geçirebilirsiniz, söylemesi benden 😉

 

Aracımızla dağ yollarında ilerlerken, Gümüşhane yaylalarında böyle harika köy manzaralarıyla karşılaştık.

Ataç Konağı

Gümüşhane Cumhuriyet caddesinde yer alan konak genişçe bir bahçe içerisine kurulmuş eski Türk evi tarzında bir yapı.

Yapılış tarihi 1874 olan konak; zemin kat, 1 kat ve çatı katı olmak üzere üç katlı olarak geniş bir bahçenin içinde inşa edilmiştir. Güney – Kuzey istikametinde yapılan ev dikdörtgen planlıdır. Bina köşelerinde kesme taş kullanılmış, tavanda ise ahşap kirişler var.

Bu konağı yaptıran ve burada yaşayan Hasan Fehmi Ataç, kırmızı – yeşil şeritli madalyalı İstiklal Savaşı kahramanımızdır. Atatürk’ün maliyeden anlamayan bir maliye bakanı istemesi üzerine gönüllü olarak bu göreve gelmiştir. İstiklal Savaşı esnasında ordumuza gereken finansmanı çok zor şartlar altında bile sağlayan  Hasan Fehmi Ataç, cumhuriyet dönemindeyse tarım bakanı ve milletvekillik görevlerini de yapmış Gümüşhane ilimizin önde gelenlerinden bir kişidir. İşte Hasan Fehmi Ataç konağını gezmek ve görmek bu nedenle önemlidir.

Gümüşhane’de Ne Yenir?

Hasan Fehmi Ataç Konağı, günümüzde bir restoran haline getirilmiş. Gümüşhane’de tescili yapılmış Siron kebabını burada yiyebilirsiniz. Böyle tarihi bir ortamda, özenle seçilmiş müzikleri ve bahçenin verdiği huzur eşliğinde hoş ve romantik bir ortam sizi bekliyor.

Ataç Konağı menüsüne göz atmak ister misiniz?

 

Süleymaniye’de yer alan otel ve konumu – Özdenoğlu Konağı olarak biliniyor.

Gümüşhane ve Trabzon Gezilecek Yerler- Üçüncü Gün

Süleymaniye Mahallesi

Gümüşhane’nin en eski yerleşim yeri olan Süleymaniye Mahallesi, Kanuni Sultan Süleyman’dan yadigar doğal ve kentsel bir sit alanı. Merkezin 4 km. dışında olan mahallede Türkler, Ermeni ve Rumlar beraberce hoşgörü içinde yüzyıllarca yaşamışlar. Lozan antlaşmasıyla beraber yöredeki Rum ve Ermeniler mübadeleyle göç etmişler. Tabi onlardan geriye kiliseler, taş evleri, okul ve pek çok yerleşim alanı harabe şeklinde kalmış.

Zamanla şehir merkezi, günümüzdeki Gümüşhane’nin olduğu yere doğru kaymaya başlamış. (Aslında eskilerde, şimdinin merkezi, yazlık olarak kullanılıyormuş) Süleymaniye’de yer alan irili ufaklı camilerin taşları, gelişen şehir merkezine, ev, dükkan, ibadethane ve okul gibi yerlerin inşaasında kullanılma amacıyla getirilmiş. Böylece Süleymaniye’de çok enteresan bir silüet ortaya çıkmış; Camisiz minareleri olan bir mahalle!

Bu küçük bilgiyi de sizinle paylaşmak istedim. Süleymaniye’nin sokaklarında gezerken camilere ne olmuş diye merak ederseniz, aklınızda olsun.

Süleymaniye mahallesinde camisi olmayan böyle pek çok minare var.

Gümüşhane Nerede Konaklanır?

İşte size harika bir öneri;

Süleymaniye mahallesinde, tarihi yaşayabileceğiniz bir yer olması ve eşsiz Gümüşhane manzarasının da etkisiyle, uygulama oteli olarak hizmete açılan Özdenoğlu Konağını öneriyorum.

Türk evi mimarisi örneklerini görebileceğiniz, kilise harabelerinin arasında nostalji yaşayabileceğiniz ve evlerin bahçelerinde oturan mahalleliyle sohbet edebileceğiniz bir yer. Buranın havası mıdır yoksa tarihsel yaşanmışlığın izlerinin yarattığı enerjiden mi bilemedim, ama merkezden daha huzurlu. Tabi birde “o” aradığımız Osmanlı dokusunu yaşatıyor.

Eminim uygulama otelinin eksikleri vardır, ama burada manzaraya karşı sabah uyanıp, şöyle güzel bir kahvaltı yapmak güzel olmaz mıydı?

(Bu arada biz, merkezde yer alan Gümüşhane Ramada otelde kaldık. Kesinlikle memnun kalmadım! Personel işini güleryüzle ve canı gönülden yapmaya çalışıyor, onlardan hiç şikayetim yok. Ancak Ramada gibi bir otel zincirinin elindeki varlıkları bakımsız bırakması, ona yakışan konfor ve kaliteyi yok etmiş.)

İkinci önerimse;

Ataç Konağı. Evet restoran olarak hizmet versede, butik bir otel aslında. Az sayıda odası olmasından dolayı, gitmeden önce arayıp rezervasyon yaptırmanızı öneriyorum.

Gümüşhane’de gezilecek yerler arasında olan Süleyman Han Cami

Sultan Süleyman Han Cami

Süleymaniye mahallesinin ruhunu yansıtan, Sultan Süleyman Han Camii’dir ( diğer adıyla Ulu Cami). Doğuya yaptığı seferde Sultan Süleyman’ın buraya uğradığı ve bu sebepten hemen inşası yapıldığı rivayet ediliyor. Kırmızı kiremitli çatısı, yığma taşla yapılmış binası ve tahtadan kapısıyla mütevazi bir yapı. İçine giremedik, cami kilitleniyormuş. Umarım ziyaretinizde açık bulursunuz.

Süleymaniye Mahallesinde harabe halinde olan Metropolitan Kilisesi ve Ayios Yeorgios Manastırı da sokak aralarında karşılaşabileceğiniz tarihi varlıklarımızdan.

Gümüşhane’nin şekersiz cevizli sucuğu olan kömeyi mutlaka tadın.

Gümüşhane’de Ne Yenir? Köme ve Pestil Nereden Alınır?

Gümüşhane’den alınacak en leziz ve organik şeyi bulduk!

Kömeyle pestil almalısınız.

Köme nedir derseniz, bildiğimiz cevizli sucuk. Hemde gayet organik çünkü şekersiz.

Pestiller, incecik ve yine katkısız.

Seyahat dönüşü hediyelik olarak alınabilir.

Gümüşhane Atatürk caddesi üzerinde yer alan Yöre 29 en popüler ve tavsiye edilen dükkan.

(Ayrıca size linklerini bırakıyorum, kargoda isteyebilirsiniz.)

Limni Tabiat Parkı, Gümüşhane’de çocuklarla mutlaka gezilecek yerler arasına alın, öneriyorum.

Limni Tabiat Parkı

Zigana köyünde bulunan bir tabiat parkıdır.

Ladin, sarıçam, ardıç, göknar, böğürtlen, mor ve sarı çiçekli orman güllerinin oluşturduğu zengin bir doğa örtüsüne sahip.

Bu güzelliğin ortasındaysa teeee milyonlarca yıl önce göktaşının yeryüzüne düşmesiyle kocaman bir krater ortaya çıkmış. İşte burayı dolduran yağmur sularıyla Limni Gölü oluşmuş. Etrafına da binlerce can kazandırmış.

Limni Tabiat Parkı, çocuklu aileler ve tabiki fotoğraf sevdalıları için harika bir ortam. Gölün çevresini yürüyebileceğiniz parkuru, piknik masaları, oyun parkları ile bizim gönlümüzde yer etti. Hele gölün ortasına doğru çıkan nostaljik tahta iskelede güzel aile fotileri çektik 😉

Saklıgöl’ü anımsattı  burası. Hani daha önceki bir yazımda bahsetmiştim, Şile’ye yakın, harika bir doğası var. Ziyaret etmek isterseniz detayları Şile ve Saklıgöl blog yazımda bulabilirsiniz.

Limni Tabiat Parkına özel araçla gelebilirsiniz. Buraya herhangi bir toplu taşıma aracı koyulmamış. Ücretli bir otoparkı mevcut (40 TL- Sonbahar 2023 yılında)

Parkın girişinde salaş bir restoran yer alıyor. Burada istediğiniz öğünü alabilirsiniz. Ama benim önerim, közde kahve içmeniz.

Türkiye’deki göllerden Tuz Gölü hakkında bilgi almak isterseniz blog yazıma bir atın derim 😉

Trabzon’a Dönüş

Limni Tabiat Parkından sonra Zigana üzerinden yolu takip ederek Trabzona bir saatte dönebilirsiniz.

Zigana dağlarının arasından geçerken manzaralar çok heybetli ve uluydu. Sonbahar kesinlikle Karadenize yakışıyor diyorum, başka da birşey demiyorum size.

Trabzon şehrimizi de gezmek isterseniz ama vaktimiz az diyorsanız, mutlaka görülecek birkaç yeri aşağıya sıralıyorum. Bunların arasından Ayasofya Camii ve bahçesi tarihi dokusu ve manzarasıyla gözbebeğim oldular.

İşte geleneksel bir Trabzon pidesi, tanıştırayım sizi, kapalı pide… Bol kıymalı, bi de üstüne tereyağı gezdirince mmmm nefis oluyor. Yalnız Trabzon’lular yanında çayla beraber tüketmenizi öneriyorlar. Öööle ayran filan olmuyormuş.

Pekünlü Merkez Pide – Trabzon’da Pide Nerede Yenir?

İşte karadeniz pidesi yemek istiyorum diyenlere serviste ve tatta kusuru olmayan bir restoran önerisiyle geliyorum.

Trabzon ilimizin sahil yolunda bulunan pidecide, yumurtalı yada kapalı pide çeşitlerinden birini tadın. Kenarlarına sürmek için tereyağı isteyin, muhteşem bir lezzet oluyor.

Çorbasından tatlısına, salatasından çay ve kahvesine kadar artık ne isterseniz hepsini bulabileceğiniz bir adres burası.

Çeşitleri bol olduğu için, gitmeden menüsüne bir göz atın,  linki bıraktım.

Trabzon’da kısa bir süreniz varsa bile, Ayasofya Camii için mutlaka zaman ayırmanızı öneririm. Caminin tabanında yer alan mozaikler dikkatinizi çekecek.

Ayasofya Cami

Latin istilası sebebiyle Bizans yönetimi, Trabzon’a doğru kaymış. Böylece 13. yy’ da bölgede imar faaliyetleri artıyor ve tabi sonuç olarak bir kiliseye ihtiyaç duyulmuş. Geç Bizans kiliselerinin en iyi örneklerinden olan Ayasofya Kilisesi, bu dönemlerde yapılmış. Yüksek kubbeli yapıda muazzam bir işçilik var. Hem hristiyan sanatı hem de Selçuklu mimarisinin etkilerini gözlemleyebileceğiniz bir yapı.

Kuzey, batı ve güneyinde revaklı üç kirişi bulunuyor. Ana kubbenin üzerine değişik tonozlarla örtülmüş olan yapının çatısına farklı yükseltiler verilerek kırmızı kiremitlerle örtülmüş. Kuzey ve batı cephesindeki revakların cephelerinde geometrik bezemeler içeren madalyonlar ve taş işlemeleri Selçuklu özelliği taşıyan örnekleri gösteriyor. Güney cephesindeyse Ademle Havva’nın yaratışılı kabartmalarla anlatılmış. Ayrıca yine bu bölümdeki kemerin kilittaşında çiftbaşlı kartal tasvir edilmiş. Bu sembol, Trabzon’da 257 yıl hüküm süren Komninos Hanedan‘ın işareti olduğu belirtiliyor. Yapının içine girdiğinizde orta kubbede Hz. İsa’nın tasviri, revakların içinde de İncil’deki hikayelerden esinlenerek yapılan freskler, sanatsal manada eşsiz bir görüntü sergiliyor.

1461 yılında Fatih Sultan Mehmet, Trabzon’u alınca haliyle camiye çevrilen yapı, 1. Dünya Savaşında Rusların işgaliyle hastane ve depo olarak kullanılmış. Savaş sonrasında 1960’a kadar tekrar cami olarak hizmet vermiş. 2000’li yıllarda müze kapsamı içerisine dahil edilen cami, 13 yıl sonra hem cami hem de müze olarak ziyaretçilerine kapısını açarak günümüze kadar gelmeyi başarmış.

Ayasofya Cami ve müzesinin bahçesinde yer alan kulenin, gökyüzü hareketlerini takip etmek yada deniz feneri amacıyla kullanılmış olabileceği tahmin ediliyor. Trabzon’un sahil kesiminde olması nedeniyle de gün batımında hoş bir manzarası olan cami, bahçesinde çocuklarla dinlenebileceğiniz huzur dolu bir yer.

Ayasofya Camii’nin bahçesinde yer alan tarihi kule

Atatürk Köşkü

Avrupa mimarisi örneği olan Atatürk Köşkü, 1890 yılında inşa edilmiş. Binayı, dönemin Rum zenginlerinden Konstantin Kabayanidis yaptırmış.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Trabzon’a ilk geldiği 1924 senesinde ve sonraki dönemlerde zaman zaman bu köşkte kalmış. Binanın tapusu ise 1930 yılında Atatürk’e hediye edilmiş. Köşk, 1943 senesinde müze olarak kullanılmaya başlanmış. Atatürk’e dair eşyaların bulunduğu binada diplomatik eşyalar, av eşyaları ve Atatürk’e verilmiş çeşitli hediyeler bulunuyor.

Köşk ve bahçesi, Trabzon’da gezilecek yerler arasında bir numaranız olmalı. Bahçe peyzajı, Avrupa’daki örneklerine benziyor. Köşkte yer alan Atatürk’e ait eşyaları incelemekte çok önemli.

Cumhuriyetimizin 100. yılı sebebiyle renovasyonda olan köşkün içini biz göremedik. Sizler gezerseniz, aşağıya yorumunuzu bırakırsanız çok sevinirim.

Trabzon’da gezilecek yerlerden Atatürk Köşkü

Atatürk Köşkü’nün Karşında yer alan Gümüş Çarşısına Uğrayın!

Gümüşhane biliyorsunuz ki gümüşüyle meşhur. Programımızın yoğunluğu sebebiyle çarşısını gezememiştik. Ama kısmetimiz Trabzon’daki gümüşçülermiş. Eğer gümüş aksesuar, takı ve eşya gibi objeler almak isterseniz, burayı öneriyorum. Mardin ve Midyat’ta biliyorsunuz gümüş işlemede çok başarılı. Burada yer alan dükkanlarda ordan örneklerde bulabilirsiniz. Bahçesinde küçük bir kahvehanesi de var. Beyler burada dinlenirken, hanımlarda gönüllerince alışveriş yapabilirler.

Trabzon Şehir Surlarını Gezebilirsiniz

Eğer geri dönüş uçağınızın kalkışına hala vaktiniz varsa yada bir gün de Trabzonu görelim derseniz, tarihi surları ve sur içinde Osmanlı’dan kalan turistik tarihi alanıMadrid 2023 Gezi RehberiMadrid 2023 Gezi RehberiMadrid 2023 Gezi Rehberi gezebilirsiniz.

Karadeniz’in gelişen turizminde alternatif bir seyahat rotası isteyenler için hazırladığım kısa ama sakin seyahat planım umarım işinize yarar.

Bir başka rotada görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın…

Limni Tabiat Parkından Trabzon’a doğru aracımızla yolda giderken böylesi ulu manzaralar bizi karşıladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.