Madrid Kraliyet Sarayında günbatımı keyfindeyizz

Madrid 2023 Gezi Rehberi

Hola Madrid!

Madrid 2023 Gezi Rehberime hoşgeldiniz.

Çocuklu gezi planı dahil etmediğim ilk gezi rehberim 😉 Çünkü artık çocuklar büyüdü ve bizimle eskisi gibi gezmek istemiyorlar. Kendilerine ait bir hayatları, arkadaşlıkları ve planları var.

Yaşasııın ergenlik!!!

Bazen anne baba olarak başbaşa gezmek tozmak çok faydalı oluyor, arada sırada yapmanızı öneririm.

Şimdi gelelim Madrid‘e 😉

Seyahatimizden önce Madrid ile ilgili tüm bloglardan ve yazılardan çıkardığım, buranın başkent olması sebebiyle tarihsel, kültürel ve yaşamsal olarak canlı bir şehir olmamasıydı. Acaba canımız sıkılır mı diye düşünüp, boolca etkinliklerin yer aldığı Get Your Guide sitesinde bayağı dolaşmışlığım oldu.

Evet, Barselonaya göre daha az estetik, daha az tarihi, daha az turistik.

İşte doğru kelime hiç “turistik” bir şehir değil. Ancak Madrid‘in akışına bırakırsanız, yerel halkın arasında kendiniz bulup, şehir yaşamını daha eğlenceli hatta hayat dolu bulacaksınız. Çünkü burada İspanya’yı yaşıyorsunuz!

Bir şey daha eklemek istiyorum!

Madrid, Barselona’ya göre daha ucuz bir şehir 😉 Bilesinizzzz

“Bir tatlı huzur almaya geldik” diye şarkı söyleyerek sandal sefasına çıktık Madrid’de… Şaka bir yana, gerçekten bayağı eğlenceli geçiyor, çünkü Madridliler umarsızca ispanyolca şarkılar söyleyip havanın tadını çıkarıyor…

Madrid Nerede Kalınır?

Çeşitli bütçeye uygun otellerin olduğu ve tabiki şehrin ennn görülecek yerlerine yakın olması sebebiyle önerilerim, “Plaza del Sol” ve “Gran Via” ‘ya yakın lokasyonda yer alan oteller olurdu. Benim favorimse “Malasana” bölgesinde yer alan “Plaza de Espana” ‘ya yakın yerler. Çünkü buradaki otellerden sokağa adımınızı attığınızda metro ve otobüslere ulaşımınız çok kolay olacaktır. “Plaza de Espana” meydanı günbatımı seyredebileceğiniz yerlere de çok yakın.

Madrid Ulaşım Nasıl?

Havaalanından Madrid Şehir Merkezine Nasıl Ulaşırım?

  1. Taksiler gayet kullanışlı. Öncelikle bir düzen var, sırada bekliyorsunuz. Şehirde havaalanından her yere sabit bir fiyatla ulaşabilirsiniz. Aynı şekilde dönüşte de bu tarife uygulanıyor. Bu ücret 30 Euro’dur. Tüm taksilerin içi temiz, ferah. Şoförler, ingilizceye pek hakim olmasalarda gitmek istediğiniz yere en yakın mesafeyle çalışıyorlar.
  2. Terminal 2 veya Terminal 4’ten metroyla şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Metro çalışma saatleri 06.00-01.30. Merkeze 15 dakikada bir gelen metroyla 15 dakikada ulaşabilirsiniz. Ücret; 5 Euro
  3. Şehri izleyerek merkeze inmek isterseniz otobüsü tercih edebilirsiniz. Gündüz her 15 dk, geceyse 35 dk’da bir kalkıyor. Ücret; 1,5 Euro.

Madrid Merkez’de Hangi Ulaşımı Tercih Edelim?

  • Harika bir metro ağları var. Şehirdeki pekçok önemli noktaya rahatlıkla ulaşabilmenizi sağlayan bir planı var.
  • Birde tabi çocuklu ailelere tavsiyem “Hop on Hop off” otobüslerle şehri daha kolay gezebilirsiniz. İstediğiniz noktada inip, sonra tekrar aynı duraktan binip tura devam edebiliyorsunuz. 2 günlük biletlerden almanızı öneririm.
  • Şehrin turistik olan merkezlerinde yani tarihsel anıtlara yakın birçok yerde “İ” harfiyle simgelenmiş information centerlardan (turistik bilgi merkezi) her türlü bilgiyi edinebiliyorsunuz. Mesela seyahatiniz süresine uygun bir Madrid metro kartı alırsanız, pekçok müzeye ücretsiz girebilirsiniz. Bütçe açısından çok avantajlı olacaktır.
  • Siz ne kullandınız diye sorarsanız? Tabanvay 😉 Eğer çocuklar olsaydı kesinlikle “Hop on Hop off” otobüslerini, yağmurlu veya soğuk bir havada geziyor olsaydım “metro”yu tercih ederdim.
Meydandaki trafik baş döndürücü…Trafik ışıklarından karşıya geçerken bayağı vakit geçiyor. Ama ortada yer alan havuzu seyretmek için bolca zamanınız da oluyor 😉

Madrid Gezilecek Yerler Listesi

Seyahatte çocuklar olmayınca, hiç plan yapmadan gezmeyi tercih ettik. Şehrin önemli müze, saray veya tarihi mekanları önünde kuyruk yoksa girip gezdik, varsa girmedik… Daha çok yürüdük, kahve içtik, tatlı yedik, ve boool sohbet ettik. Tabi birde olmazsa olmaz günbatımlarını her akşam başka bir yerden seyrettik. Günbatımı noktalarını size yazımın ilerleyen noktalarında bahsedeceğim, sakın kaçırmayın aşağıya doğru inin derim.

Siz benim öyle çok tarihi yeri yok dediğime de bakmayın. Sağa dönseniz müze, sola dönseniz katedral. O yüzden bunların arasında kaybolmayın diye, kendimce görülecek yerleri de dahil ederek bir yürüyüş rotası çıkardım.

*Debod Tapınağı 

Mısır hükümetinin İspanya’ya hediyesidir. M.Ö. 2.yy’da inşa edilmiş olan tapınak “Parque del Este” bahçesi içinde yer almaktadır.

Fotoğraf meraklılarının yansıma ve günbatımı fotoğrafları için uğrak noktası olmuş.

Yaz aylarında park ve tapınağın olduğu alan bayağı eğlenceli ve hatta hareketli. Gençlerin buluşma noktası, evlenenlerin kutlama yeri ve müzisyenlerin güzel şarkılar çaldığı bir ortam. Günbatımı rotanıza koyabileceğiniz parkta, marketlerden alacağınız atıştırmalıklara piknik yapıp gökyüzünün muhteşem renklerini seyredebilirsiniz.

Plaza de Espana

Debod Tapınağı ile Kraliyet Sarayı arasında kalan hoş bir meydan. Neden ünlü?

Madrid‘de gezerken rastlayacağınız küçük veya büyük her meydan mutlaka şehrin tarihinde önemli ya da faydası olan bir şahsiyetin heykelinin var olduğu yerlerdir.

İşte İspanyol Meydanı da onlardan birine ithaf edilmiş. Zira burada yeldeğirmenlerine karşı savaş açan asilzade Don Kişot ve sadık hizmetlisi Sancho Pancho‘nun heykellerini bulacaksınız. (Biliyorsunuz ki edebiyat tarihinde, Don Kişot ilk yazılı roman olarak tarihe geçmiş bir eser. Önemi nedeniyle meydanda heykelleri yer alıyor.)

Yalnız bu meydanın bir güzelliği de, büyük küçük herkese göre bir park olması. Özellikle gençlerin burada buluşup, tekerlek salıncaklarda sallanıp eğlenmeleri çok hoşuma gitti. Açıkçası elimde fotoğraf makinem olmasa, bende yıllar sonra sallanabilirdim. Artık bir başka sefere diyelim 😉

Önerim; Günbatımını Debod Tapınağında seyredin. Öncesinde ya da sonrasında çocuklarla buraya gelip Don Kişotla bir anı fobisi çekip, keyifli bir park macerası yaşayın. ( Hadi yine çocuklu bir tavsiye geldiiii. Meslek deformasyonu, her yerde annelik yapmaya devam ;)) )

Plaza de Espana’da yer alan Don Kişot heykeli ve arkasındaki yüksek binaysa Madrid’in şehir ikonlarından olan Riu Otel binası

Kraliyet Sarayı – Palacio Real De Madrid

Avrupa’nın en büyük sarayı olan “Palacio Real De Madrid” ‘i ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Birde burası Netflix’te bir zamanlar fenomen olmuş İspanyol dizisi La Casa De Papel‘in çekildiği yer, zaten Madrid’in çoğu önemli mekanından da esinlenilerek stüdyo çekimleri yapılmış. Meraklılarına duyrulur. (Yazımın başında yer alan fotoğrafım Kraliyet Sarayına ait. )

Kraliyet Sarayına girişte kuyruk özellikle haftasonları ve sabah saatlerinde yoğun oluyor. Kuyruğa girmek istemiyorsanız şöyle alternatifler var;

  • Online bilet alıp, size verilen saatte sarayı gezip görebilirsiniz.
  • Online bilet alıp rehberli tur tercih edebilirsiniz.
  • Yada saat 3 yada 4 civarında turist kafilelerinin yoğunluğu azalıyor. Bilet kuyruğuna girip biletinizi alabilirsiniz.
Kraliyet Sarayıyla karşılıklı girişi olan Almudena Katedrali, gece ışıklandırmasıyla büyüleyici.

Almudena Katedrali

Madrid’deki en ünlü ve en önemli katedral diyebiliriz. Madrid baş psikopozluğunun merkezidir. 1883 yılında inşası başlanan katedral, 1993 yılında, papa tarafından açılmıştır. Papa tarafından kutsanan tek katedraldir.

Plaza de Mayor

Madrid’de boğa güreşlerine, halk pazarlarına, toplu idamlara, gösterilere ev sahipliği yapmış tarihi meydan.

Benimde favorim oldu. Neden mi? Şöyleki;

  • Bu meydan aslında bataklık gibi bir yermiş. Sonra Kral Felipe III tarafından kurutturulup üzerine tek parça halinde üç katlı bir bina inşa ettirmiş. Genelde böyle büyük mimari yapılar, hep birbirine eklenerek yapılır fakat burası tek seferde yapıldığından önemli bir nokta. Bol revaklarla bezenmiş. Meydanın ortasında yine bu meydanı yaptıran ve faydası dokunan kral Felipe III’ ün at üzerinde tasvir edildiği bronz bir heykeli bulunuyor.
  • Tek parça yapılan plaza yine tek renkle boyanmış, kırmızı. Ancak ziyaretinizde bir bölümün farklı olduğunu göreceksiniz. Zaten beni etkileyende burası oldu. 1920’lerde sanırım Madrid‘deki sanatçılar, mitolojiden çok etkilenmeleri sonucunda nymphleri çizerek, bambaşka bir eser ortaya çıkarmışlar. Aslında bu çizimleri gördüğünüz bölüm şimdilerde yerel yönetim binası olarak kullanılırken, 1650 lerden itibaren şehrin ekmek ihtiyacını karşılayan Fırın Evi olmasıda bu meydanın hep hareketli olduğunu anlatıyor, aynı şimdiki gibi.
  • Buraya kadar geldiyseniz, ve acıktıysanız beğendiğiniz herhangi bir yerde yiyip içmenizi öneririm. Hem dinlenin, hemde meydanın tarihsel dokusunda Madrid‘in enerjisiyle buluşun. Favorim ekmek arası kalamar oldu. Tabi arkasından “cortado” kahvesi eşliğinde İspanyol tatlısı olan churros ile beraber. Plazanın Mercado de San Miguel’e çıkan kapısına yakın köşede yer alan Cafeteria Magerit‘i seçtik, her seferinde de siparişlerimiz aynı kalite ve lezzette geldi. Yalnız serviste biraz rahatlar, sakin kalmanızı öneririm.
  • Madrid‘de köprü bulamayan aşıklar, aşklarını ölümsüzleştirmek için meydanda yer alan oturma alanlarının sırtındaki demir halkalara kilit takmışlar. Merakla incelemeye başladığımda, bronzdan yapılmış kabartmalar olduğunu fark ettim. Tarihte bu meydanda gerçekleşmiş önemli olaylar tasvir ediliyordu. Giderseniz, incelemenizi öneririm, çok enterasan.
  • Gündüz gezmelerden sonra yorgun değilseniz, Plaza Mayor’u gecede ziyaret etmenizi öneririm.

( ⚠️ bu meydanda masa masa dolaşıp bir şeyler satmaya çalışanlara dikkat edin. Masanıza eşyalarını sıralayıp, cep telefonu, gözlük yada cüzdan ne varsa el çabukluğuyla alıp götürmeleri olası, farketmezsiniz bile)

Madrid’de Gezilecek Yerler listesi yer alan Plaza de Mayor meydanı ve eskiden fırın evi olarak kullanılan bölüm.

Mercado de San Miguel

Plaza De Mayor’un hemen alt sokağında yer alan günlük taze sebze, balık ürünleri ve et yemekleri bulabileceğiniz bir pazar yeri.

Buranın özelliğiyse;

  • Madrid‘i gezerken çoğu binanın, dantel gibi örülmüş ferforjeler kullanılarak inşa edilmiş olduğunu göreceksiniz. İşte bu pazarda, 1800’lerde başlayan bu mimari yaklaşım örneklerinden bir tanesi.
  • Madrid’de Ne Yenir? sorusuna burada cevap bulabilirsiniz. Küçük öğünlerle, ayak üstü atıştırma yapabileceğiniz bir yer. Tapas, kalamar ekmek, zeytinli ürünler ve tatlıları beğendiğiniz tezgahların önünde sipariş verip hemen atıştırabilirsiniz. ( Biz çok yoğun olduğundan tercih etmedik, ama gezip gördük 😉 )

Puerto del Sol

Plaza Mayor’a çok yakın önemli meydanlardan biri. Her turistin burada yapması gerekenleri sıralarsam;

  • Madrid şehrinin simgesi olan “Ağaçtan yemiş yiyen Ayı'”cığın heykelinin bulunduğu alan olup, önünde foto çekilmezseniz ayıp olur.
  • Hani Sultanahmet meydanında yer alan 0 noktası var ya, işte bu meydanda sembolik bir “Madrid sıfır noktası” nı bulabilirsiniz.
  • Puerto Del Sol’e akan sokaklarda ve meydanda birçok dünya markalarının mağazaları yer alıyor. Alışveriş yapabilirsiniz, bu markaların Türkiye’ye getiremedikleri çoğu ürünü bulabilirsiniz. Mesela “Sephora” ya girmenizi öneririm.
  • 15.yüzyıldan kalan şehir surlarının kapılarından biri bu meydan da yer alıyordu. Puerto Del Sol meydanı, “Güneş Kapısı” anlamına gelir, çünkü doğudaki kapısı, gün doğumuyla beraber güneşi karşılar. Özellikle yılbaşlarında, 12 adet üzümün yendiği meydan olarak geleneksel adetlerin yapıldığı önemli alanlardan.
  • Madrid, başkent olması sebebiyle geziniz esnasında meydanlar ve ara sokaklarda birçok yönetim binası görebilirsiniz. Bu meydandaysa postane binası dikkatinizi çekecektir. Hemen önünde de sıfır noktası yer alıyor.

Plaza de Cibelles

Neoklasik stilde ve yine mitolojiden esinlenilen mermer heykellerden oluşan bir çeşmeyle Madrid’in en önemli sembollerinden birisi. Birçok ana caddenin, mesela Calle de Alcalá, Paseo de Recoletos ve Paseo del Prado caddelerinin kesiştiği bir meydan.

Meydanı çevreleyen dört önemli yapı İspanya Merkez Bankası, Kibele Sarayı, Palacio de Buenavista ve Palacio de Linares’dir. Bu meydanın en önemli özelliklerinden birisi, bu dört yapının Madrid’in üç farklı bölgesi olan Centro, Retiro ve Salamanca’nın kesişiminde yer alması. Kısacası Madrid’in merkezi de diyebiliriz. Madrid‘de gezilecek yerlere gidip gelirken mutlaka buradan geçiyorsunuz. Kibele Sarayı, 1919 yılında postane olarak açılmış olsada şimdilerdeyse Madrid Belediye Binası olarak kullanılıyor.

Meydanı çevrelen binaların ve çeşmenin şaşırtıcı ışıklandırmasıyla akşamda görmenizi tavsiye edeceğim yerlerden.

Madrid’de gezilecek yerler arasında olan Prado Müzesi’nin girişi

Prado Müzesi

Madrid Gezi rehberimde mutlaka görülecek yerler arasında olan Prado Müzesi, hem eserleriyle hemde binasıyla bizi büyüledi.

Prado Müzesi’nde özellikle Velazquez ve Goya’nın eserleriyle 12.yy’dan 19.yüzyıla kadar İspanyol resminin en kapsamlı koleksiyonu yer alıyor. Zaten İspanyol sanat kültürünü merak edenlerin gezmesini öneriyorum. Müzede yoğun olarak İspanyol ressamların eserlerinin yanısıra İtalyan ressamların eserlerine de yer veriliyor. Müzenin en önemli eserleri Çobanların Tapınması, Üç Güzeller, Dünya Nimetleri Bahçesi ve Meryem’e Müjde.

Reina Sofia Ulusal Müzesi ve Thyssen Bornemizsa Müzelerinde Vincent Van Gogh, Dali, Kandinsky, Renoir, Henri Matisse, Van Eyck gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini görebilirsiniz. Bu üç müzeye aslında Madrid’in altın üçgeni diyebilirim.

Eğer dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini görmek istiyorum diyorsanız bu iki müzeyide ziyaret etmeden dönmeyin. Biz sadece Prado Müzesini gördük, diğerleri için vaktimiz pek olmadı. Zaten bu iki müzede yer alan sanatçıların çoğunun eserlerini başka şehirlerde gördüğümüz için zaman ayırmadık da diyebilirim.

Prado Müzesine giriş tabiki kuyruğa girmeden olmaz. Pekala kuyruksuz alternatif giriş önerileri neler diyorsanız;

  • Online bilet alabilirsiniz.
  • Madrid kartla giriş yapabilirsiniz.
  • Yada bizim yaptığımız gibi, tüm turist kafileleri öğlene kadar girişlerini tamamladıkları için, öğleden sonra gişeden biletinizi kolaylıkla temin edebilirsiniz. Üç saatte gezebileceğiniz bir müze.

Önemli bilgi! Haftaiçi saat 5 gibi müzenin önünde yer alan kuyruğa girip, saat 18.00 -20.00 arasında ücretsiz olarak da müzeyi ziyaret edebilirsiniz.

Retiro Park

Madrid, düzenli şehir anlayışıyla, çocuklarla gezilecek en güzel şehirlerden ve tabiki şehir parkları da olmazsa olmazlardan. Sokaklarda caddelerde yürürken pek çok etkinlik alanıyla karşılaşıyorsunuz.

Onların arasında en büyüğü olan Retiro Park’tır. Oyun parkları, gölet, kafeler, piknik alanları, bisiklet yolları ve yüzyıllık ağaçlarıyla çok huzurlu.

Ağaçlar altında çimenlere yayılıp piknik yapabilirsiniz. Bisiklet sürüp, koşu yapabilirsiniz. Parkın içinde yer alan Palacio de Cristal ( Kristal Saray), Madrid‘de gezilecek yerler arasında. Burayı mutlaka görün. Ferforjelerle birleşmiş camdan devasa bir sera burası. Eskiden botanik bahçesiymiş, artık içinde birşey yok, hatta kamuya kapalı. Ama yinede parkın içinde Vintage tarz mimarisiyle gezilip foto çekilmeye değer bir yer. Önündeki yapay göletin merdivenlerini oturup, kuşlara, ördeklere ve siyah kuğulara ekmek atabilirsiniz. Çok eğlenceli oluyor.

Mısır’dan gelen Debod Tapınağı ve bir günbatımı

Madrid Gezi Rehberi- Günbatımında Görülecek Yerler

  • Debod Tapınağı
  • Parque del Oeste
  • Kraliyet Sarayı Bahçesi- Sabatini Bahçesi

Madrid Gezi Rehberi – Hediyelik Neler Alınır?

  • İspanyol yelpazesi almadan dönmeyin!! Çoğu hediyelik dükkanlarında bulabilirsiniz. Ama orijinal birşey almak istiyorum diyorsanız; Puerto del Sol meydanında plastik olmayan gerçek yelpazeleri bulabileceğiniz eski bir dükkan var.
  • Şarküterilerden peynir alabilirsiniz. Biz koyun sütünden yapılan sert bir peynir olan Manchego‘yu vakumlu olarak almıştık. Bu peynir bozulmuyor.

Madrid’e Yakın Gezilecek Yerler ve Madrid’de Yapılacak Aktiviteler

  • Madrid‘in otobüs, metro ve tren ağları sayesinde yakın kasaba ve şehirlere kolaylıkla gidebilirsiniz.  Madrid’de Gezilecek Yerleri gördükten sonra konumuyla Endülüs şehirleri olan Valensiya, Malaga, Cordoba ve Granada’yı görmenizi öneririm.
  • Madrid’e bir saat uzaklıkta olan Toledo’yu eğer zamanınız varsa ziyaret etmenizi öneririm. Tajo nehri ile çevrelenmiş şehir, bir zamanlar İspanya’nın başkentiymiş. Roma İmparatorluğu ve sonra Arapların hakim olduğu Toledo, tam bir Ortaçağ kasabası. Hristiyan, yahudi ve müslüman halklarının kültürünün etkilerini görebileceğiniz şehir, UNESCO tarafından koruma altına alınmış. Don Kişot’un yazarı Servantes’in doğduğu yer olarak da biliniyor. Ayrıca Manchego peynirininde vatanı diyebilirim. Toledo sokaklarında gördüğümüz ve yediklerimizi ayrıca başka bir yazıda sizinle paylaşmak istiyorum.
  • Madrid‘de her yerde tiyatro ve opera binaları var. Müzikallere bilet almanızı öneririm.
  • Madrid‘e gelmişken Barselona’yı da görmenizi öneririm. Sanatsal ve kültürel olarak şahane birçok eser, park ve müzeleri ziyaret edebileceğiniz şehir, aslında tam bir turistik cennet. Hatta buradaki hayvanat bahçesi de çocuklar için bir vaha. Çünkü filleri yakından gözlemleyebilirler. Tabi sahil kenti olması sebebiyle yaz dönemi seyahati olarakta değerlendirilebilir.
  • Flamenko dansını seyretmeden dönmeyin! İspanyol dansçı ve müzisyenlerinin muhteşem performansları gerçekten çok heyecan verici. Teatro Flamenko Madrid sahnesinden düzenlenen şovu biz çok beğendik. Rezervasyon yaparak gitmenizi öneririm, son dakikaya bırakırsanız yer bulamayabilirsiniz. Linki buraya bırakıyorum.
İspanya’ya gelmişseniz, yapılacaklar listenize mutlaka flamenko gösterisi ekleyin. Müzik, dans ve sanatçıların coşkusu görülmeye değer.

Madrid Gezi Rehberi- Neler Yenir?

Tapas

Minik ekmek dilimleri üstünde servis edilen peynir, salam, zeytin, kurutulmuş domates gibi atıştırmalıklardır. Her restoran ve kafede bulabilirsiniz. Mercado de Sen Miguel‘de çok çeşit bulabilirsiniz.

Kalamar Sandviç

Taze ekmek arasında kalamar muhteşem, denemenizi öneririm. Bizim ekmek arası köftemiz gibi, her yerde satılıyor.

Paella

İspanyol mutfağının geleneksel pilavı olan Paella’yı mutlaka tatmanızı öneriyorum. Etli, tavuklu ve deniz mahsullü olan çeşitleri arasından en çok deniz mahsullüyü sevdik. Madrid’de her yerde yiyebilirsiniz. Mesela Plaza Mayor’daki restoranlarda yada  “Restorante Botin”de yemenizi öneririm. Ancak rezervasyon yapmanızda fayda var.

Madrid’de ne Yenir diyorsanız, işte size churros. Çikolataya bandırınca müthiş oluyor, tek başına anlamsız 😉

Churros

Yağda kızarmış uzun hamur çubukları olarak tarif edebilirim. Hafif tuzlu ve şekerli. Churros’u lezzetli kılan bana göre yanında sundukları çikolata. Şeker krizinize, erimiş çikolataya bandıra bandıra yiyeceğiniz bu İspanyol lezzeti çok iyi geliyor.

Önerebileceğim Kafe ve Restoranlar

La Taberna de Ramales– Rezervasyona gerek yok. Fiyatlar çok uygun, herşey lezzetli. Yukarda bahsettiğim yemekler dışında içeceklerin yanında kuruyemiş, yeşil zeytin ve patates getirebiliyorlar. Daha çok Madrid sakinlerinin gittiği bir lokasyon. Fazla İngilizce bilen yok. Ama mutlaka anlaşıyorsunuz.

La Bistroman Atelier– Bir yıldızlı Michelin restoranı. Çok şeker bir yer. Fiyatlar böyle bir restorana göre gayet makuldü. Öğlenleri belirli bir menüleri var, gayet lezzetli. Akşam için rezervasyon yapılmasını öneriyorlar.

Tek yıldızlı bir Michelin restoranı keşfettik. Çok şeker ve romantik bir ortam. Öğle yemekleri için başlangıç – ana yemek ve tatlısıyla beraber 30 euro fiyatlı bir menüleri var. Benden söylemesi…

La mi Venta – Akşam yemeği için çok hoş ve keyifli bir restoran. Menüden sipariş verdiğimiz herşey çok lezzetli geldi. Paella, 4 yetişkini doyurabilecek büyüklükte geliyor bilginiz olsun. Mutlaka rezervasyon yaptırın!

Bar Postas– Plaza Mayor yakınlarında bir bar. Kalamar sandviç ve diğer tüm ürünler hep taze. Sandviçleri ne olursa olsun fiyat 4.5 euro. Fiyat, lezzet ve ürün tazeliği açısından değerlendirirsem çok iyi seçenekler var, öneriyorum. Sadece azıcık kuyrukta bekleyebilirsiniz 😉

Cafeteria Magerit- Plaza Mayor’un içinde yer alan restoranlardan. Temiz ve hızlı servisleri var. Fiyatlar gayet makul. Churros ve kalamar sandviç yiyebilirsiniz.

Önemli! İspanya’da halk genellikle İngilizce bilmiyor. Ama bunun bir önemi yok, Akdeniz insanı oldukları için mutlaka anlaşıyorsunuz.

Madrid Gezi Rehberimde, üç günlük bir seyahat rotası çıkarmaya çalıştım, umarım faydası olur. Seyahatinizde farklı yerler keşfedip tecrübe ederseniz, yorumlara ekleyip bizlerle paylaşırsanız sevinirim. Böylece hepimiz yararlanırız.

Sevgiyle kalın…

Kraliyet Sarayının arka bahçesi olan Sabatini’den fotoğraf çektirmeden dönmedikkk.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.