Mavi balkonlu, beyaz boyalı evlerin arasında kıvrılan dar ve arnavut taşlı yokuştan yukarıya doğru çıkıyoruz. Kalenin önüne geldiğimde, arkama dönüp soluklanıyorum. Marmaris‘in güzel kırmızı çatılı evleri gözümün önünde denize doğru sıralanıyor. Marmaris Kalesinin kocaman kapısı önünde sıraya giriyoruz. Önce güvenlik kontrolü sonrasında Müzekartlarımızı gösterip 1700‘lerin dünyasına adımımızı atıyoruz.

Kocaman meyveli bir kaktüs ağacının bizi karşıladığı ve bahçe alanında pekçok tarihi eserin sergilendiği botanik bir bahçeyle başka bir dünyaya adım atıyoruz. Önce surların burçlarına doğru çıkıyoruz. Merdivenleri çıkarken, silahşörler gibi elimizde kılıçlarımız yerine fotoğraf makinalarımızı kaldırıyoruz, manzaranın keskin çarpıcı güzelliğine. Sanırım Marmaris, bu dünyadaki cennet. Yapılaşma ve marinadaki yüzlerce tekneye rağmen arka fonda büyüleyici körfez, öndeyse biz, selfiler çekmeye veriyoruz kendimizi.

Denizden esen ılık rüzgar saçlarımızı dağıtırken, iyiki buraya kadar çıkmışız dedik. Havanın sıcaklığı kent merkezinde bizi bunaltmıştı ama kalenin burçlarında hayat başkaydı. Salına salına marinaya doğru yelken açmış yatlar, turistleri limandan alıp hemen yanıbaşımızdaki Yunan adalarına doğru yola çıkan turistik cruise gemileri, rüzgar sörfü yapanlar, sabah olması nedeniyle mal indiren araçlar, kaldıkları otelin çatısında kahvaltı yapan insanların kahkahaları… Her döneme şahit olmuş kalenin duvarları, bizden sonrada onu ziyaret edenlerin hayatlarına dokunacak. Belki tarihte bu şekilde evrilip, nasıl yaşadığımızı yine bu kalenin içinden ipuçları vererek hikayesini devam ettirecek.

İçindekiler
Marmaris Kalesi Tarihi
Kalenin tarihi demişken, tarihin babası Heredot kitabında bu bölgeden “Phycos” ismiyle bahsediyor. Ondan alınan bilgiler ışığında, Marmaris Kalesi, M.Ö. 3000‘li yıllarda yapılmış. Körfezin sağladığı güvenlik konforuyla, o dönemlerin Batı Anadolu kentlerinin limanlarından biri olarak önemli bir yere sahip olmuş. Ekonomik bakımdan güçlü olması nedeniyle kendine ait para bastıran Phychos (Marmaris’e antik dönemde verilen isim), Rodos hakimiyetinde uzun yıllar kalmış.
Sonra Büyük İskender’in istilası, ardından Bergama Krallığı ve sırasıyla Batı ve Doğu Roma İmparatorluğu gibi tarihe kazınmış devletler için önemli liman kenti olarak yaşamaya ve ayakta kalmayı başarmış. Sürekli savaşlar altında harap düşen Marmaris Kalesi, Osmanlı döneminde Kanuni tarafından yeniden yaptırılmış. Son olarak 1. Dünya Savaşında Fransız Donanmasının bombalarıyla yok olmaya yüz tutan bu kadim kale, Cumhuriyet döneminde renove edilerek 1991 yılında kapılarını arkeoloji meraklılarına müze olarak açmıştır.

Marmaris Müzesi
Marmaris Kale ve Müzesinin en önemli özelliği, burçların içindeki sergi alanlarında Knidos, Datça ve Marmaris‘te yapılan arkeolojik kazılarda çıkarılan eserlerin korunuyor olması. Tunç çağından başlayarak, Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma ve Osmanlı dönemlerinden kalma tarihi parçaları görebiliyorsunuz. Örneğin daha önceleri ziyaret ettiğimiz Knidos Antik Kentinde bulunanları burada inceleyebilmek bizim için heyecan vericiydi.

Marmaris Kalesi ve Müzesi Gezmek için 8 Neden
Marmaris Kale ve Müzesi, cennetten bir köşe olan Marmaris Körfezinin manzarasını seyredebileceğiniz en iyi noktaya yapılmış.
Mekanın ortasında bulunan avlu, botanik bahçesi gibi. İstanbul’da göremeyeceğiniz boyutta kaktüsleri ve hatta kocaman meyvelerini dalında görebilirsiniz. Tabi çocukların dikkatini en çok şüphesiz çekecektir.
Arkeoloji meraklısı sevgili aileler, Marmaris‘e uğrarsanız kaleye mutlaka çıkın. Knidos, Datça ve Marmaris çevresindeki buluntular burada sergileniyor. Müzekartla ücretsiz ziyaret edebileceğiniz kalenin içinde kafe yer almıyor, ama merak etmeyin tuvalet bulabilirsiniz.
Kaleye çıkış öyle çok tırmanışlı değil merak etmeyin, ama pusetli aileler için yorucu olacaktır. Sokak aralarındaki mini kafelerde taze sıkılmış buz gibi portakal sularını içince, kale gezisi daha keyifli hale geliyor. (O portakal suyunu içmek için bile tekrar Marmaris‘e giderim)

Sokak üstünde sevdiklerinize hediye alabileceğiniz mini dükkanlara girip çıkmak eğlenceli olacaktır. El işinden pekçok şey alabilirsiniz. Ece’nin özel ilgi alanı olması nedeniyle takı yapan bir dükkana girdik, ve çıkamadık mesela 😉
Marmaris merkezdeki en görülesi yer Kaleiçi diye adlandırılan kale duvarlarının içinde kalan birkaç sokak diyebilirim. Keşke Marmaris bu kadar gelişmeyip, sadece bu mahalledeki gibi begonvillerin sarıldığı balkonlarla dolu beyaz evlerin süslediği bir kasaba olarak kalsaymış. Yunan adalarını hatırlatan havasıyla Kaleiçi, aklınızda kalacak yerlerden.

Kaleden aşağıya inip sahile doğru yürürseniz, Marmaris kordon boyunda keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz. Buradan “Netsel Marina”ya doğru yolunuzu verirseniz alışveriş merkezinde gününüzü geçirebilirsiniz. Merkez caminin çevresini gezip, hala enerjiniz varsa Dans Eden Çeşmede akşamı geçirebilirsiniz. Çocuklar akşam başlayan müzikli ve ışıklı şöleni sevecektir.
Marmaris Kalesinden kordon boyuna indiğinizde “Atatürk Caddesi” üzerinden 15 dakikalık yürüyüş mesafesinde yer alan halk plajıda çevrede gezilecek yerlerden.

Marmaris’te Nerede Yiyelim
Edo Döner ve Netsel Marinaya yakın bir lokasyonda olan Rota Barış Usta, bütçe açısından ailelere yönelik olduğunu belirtmeliyim. Ayrıca yediklerinizden pişman olmazsınız.
Yukarda gördüğünüz portakal ve limonatayı bulabileceğiniz Sünger Kafede kalecinde yer alıyor. Zaten kaleye çıkarken yada inişte mutlaka rastlarsınız. Burası güzel bir mola noktası olabilir, tavsiye ederim.
Netsel Marina Alışveriş Merkezinde de pekçok alternatif fast food ve restoran yer alıyor.
Tabiki Marmaris‘te de bir kapalı çarşı var. Labirent gibi olan bu mekanda hediyelik eşya almak isteyenler için cazip olacaktır.
Marmaris Kalesi ve Çevresinde Gezilecek Yerler Haritası
Marmaris konumuyla tatil ve gezi için cazip bir turistik destinasyon. Eğer ülkemizin bu taraflarına hiç gelmediyseniz, Marmaris‘i merkez olarak düşünüp, ona bağlı köy, kasaba, doğal güzellikler, plajlar ve tarihi yerleri gezip görmenizi öneririm. Çocuklu bebekli yapacağınız bu seyahatte, her türlü şehir imkanını bulabileceğinizi belirtmek isterim. Marketler, restoranlar, alışveriş merkezleri gibi ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz mekanlar yer alıyor.

Yazımı bitirirken yakın çevrede gezip görebileceğiniz yerlerin linklerini bırakıyorum. Seyahat etmeyi düşünürseniz, planlarınızı yapmadan önce yazılarıma bir göz atmanızı öneririm.
Kleopatra’nın yüzdüğü Sedir Adası
Dalyan’da deniz kaplumbağalarını sevdik
Dünyanın en bakir koyları; Bördübet- Akbük- Selimiye
Fethiye- Saklıkent Kanyon’da Serinleyin
Herkese cennet gibi ülkemizde keyifli tatiller diler, bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar sevgiyle kalın seyahatsiz kalmayın 😉


