Şanlıurfa’yı 2022 Sonbaharında Gezdik Gördük

Mevsimlerden sonbahar, aylardan ekim ve sene 2022. Otobüsle otelimize doğru hızla gidiyoruz. Tüm semavi dinlerin ve peygamberlerin diyarı olan Şanlıurfa‘yı  Çocukla Gezin ekibiyle beraber sevgili halamız, eniştemiz, amcamız ve yengemizle maaile adım attık.

Kupkuru ovaların arasından gezi otobüsümüzle geçerken merak ettiğim ve kalbimin hep sorduğu soru yine aklıma düştü. Çok eski dönemlerde bu kadim toprakların üzerinde gelişen medeniyetler, ilim, teknoloji, güç ve yaşam açısından zamanının en ileri medeniyetlerini yaşarken neden pek çok peygamber Allah’ın elçisi olarak buralara gönderilmişti?

Şanlıurfa gezimizde bu önemli noktayı düşünerek çevreyi ve ören yerlerini saygıyla ziyaret ettik. Hz. İbrahim’in doğumunun bu şehirdeki mağarada gerçekleştiği anlatılan ve peygamberlere ait pek çok hikayelerin bahsedildiği, bu kadim şehri rehberimizle dört gün gibi kısa bir sürede gezerek anlamaya çalıştık.

Bu yazıyı keşke deprem ve ardından gelen yağmur felaketinden önce blogumda paylaşabilseydim, nasip bu zamanaymış. Şanlıurfa’da gezilecek yerler listesi versem bile, deprem öncesi hallerine ne zaman dönerler bir fikrim yok. Hatta uzunca bir süre kalemede almak istemedim aslında, şu son birkaç aydır klavyenin tuşları geri geri itiyor beni.

Her anlamda zor zamanlardan geçiyoruz ülkece aslında.

Ama hala içimizde yer alan o karşılıksız saf ve samimi bir şekilde ortaya koyduğumuz yardımlaşma isteği umut verdi, bu karanlık dönemlerin içinde. Anadolu insanı her zaman koşullar ne olursa olsun tek yumruk olabilecek sevdada, işte Türkiye’nin bükülmez gücü.

Şanlıurfa’ya gelince gezilecek yerlerin en önemlisi Balıklı Göl ve çevresidir.

İstiyorumki, bu güzel şehir yine eski kadim görüntüsüne ve sağladığı o huzura kavuşsun.

İstiyorumki, Balıklıgöl’de çocuklar gönüllerince balıklara avuç avuç yem atsın.

İstiyorumki, sıra gecesinde çiğ köfteyi yoğuran Hasan Usta’nın alnındaki terler yine aksın.

İstiyorumki, Gümrüklü Han’da köpüklü mırraları içerken sohbetler koyulsun.

İstiyorumki, Göbeklitepe’deki ağaca renkli kurdeleler bağlansın, kınalar yaksın kadınlarımız…

İşte o günlere hep beraber ulaşmak için destekler, yardımlar ne varsa her şeyi ortaya koyalım.

Ama yaşanan felaketi unutmayalım çünkü insanoğluyuz, unuturuz.

Hele şimdilerde seçim telaşı aldı herkesi.

Halbuki milyonlarca insanın derdi yaşamak ve yaşatabilmekken, medya çoktan vazgeçti buralardan.

O yüzden o güzel diyarları yazmaya karar verdim, unutmayalım, unutturmayalım diye…

Şanlıurfa tarihi bölgede yer alan Gölbaşı parkı, son derece bakımlı. Çocuklarla zaman geçirebileceğiniz, serinleyebileceğiniz bir nokta. Çevrede çay bahçeleride var. Ama maalesef dilenci çocuklar çoook, dikkatli olmanızı öneririm.

Şanlıurfa ve çevresinde her noktada kutsal alanlar yer alıyor. Buraları inanın bir ay gezseniz bitiremezsiniz. Her sokağında her köyünde şaşırtan ibadet alanları ve bunlara ait hikayeler ve inançlar, insanın aklını alıyor.

Seyahat planlamasında kolaylık olması açısından merkez ve şehir dışında görülecek yerler olarak bir liste çıkardım. Ayrıca “Şanlıurfa’da Nerede Yenir” ve “Neler Alınır” gibi önemli noktaları gezilecek yerler listenin aşağısına doğru ilerleyince bulabilirsiniz.

  1. Şanlıurfa merkezde görülecek yerler

Şanlıurfa‘nın turizm potansiyeli çok yüksek. Fakat tüm ören yerleri, kötü bir şehircilikle kimsenin gezemeyeceği bir haldeymiş. Yapılan düzenleme ve akılcı bir şehir planlamacılığıyla Balıklıgöl yerleşkesi oluşturularak tüm tarihi değerler koruma altına alınmış. Artık Şanlıurfa‘nın kültürel ve dini mirasını merkezdeki Gölbaşı parkı içinden yürüyerek rahatlıkla gezebilirsiniz. Tüm mekanlar bu parka yakın. Yani parkları, müzeleri, camileri ve hanlarla Urfa’nın el emeği olan bakırdan yapılmış objeler, kehribar taşından tespihler, baharatları merkezde bulabilirsiniz.

  • Balıklıgöl

Şanlıurfa, bir inanç turizmi şehri. Birçok önem taşıyan nokta var, fakat en ünlüsü Şanlıurfa’nın simgesi haline gelmiş “Balıklıgöl“.

Hikayesini 7’den 70’e herkesin bildiği o masalsı olayı beraber hatırlayalım;

“Hz. İbrahim, putperestliğe karşı mücadeleye başlayınca dönemin Kralı Nemrut tarafından yakalanır. Şu anda gölün olduğu alanda dev bir ateş yaktırır. Yukarıdaki bir tepeye (Şanlıurfa kalesinin olduğu söylenir)  mancınık kurdurur. Hz. İbrahim içine konur ve atılır. İşte tam o anda Allah tarafından ateşe “Ey ateş, İbrahim’e karşı serin ve selamet ol”‘ emri verilmesi üzerine ateş suya, odunlar da balığa dönüşür. O yüzden bu göl ve ateşin kıvılcımlarından oluşan balıklar, müslümanlar için kutsaldır.

Gezinize ilk olarak Balıklıgöl ve çevresinden başlamanızı öneririm. O kadar huzur dolu bir atmosferi varki, siz keyfini yaşarken çocuklarınızda balıklara bol bol yem versinler.

  • Rızvaniye Camii

Balıklıgöl’ün hemen ucunda bulunan tek minareli cami. Eskiden Bizans Dönemi’nde tam bu caminin olduğu yerde devrine St. Thomas adında bir kilise varmış ama Osmanlı Dönemi’nde 1716 yılında onun yerine bu cami yapılmış. Balıklıgöl’ün o kutsallığını koruyan ve onu zarifçe çevreleyen hoş bir yapı.

  • Ayn Zeliha Gölü- Parkı

Hemen Balıklıgöl’ün bitişiğinde bulunan Aynzeliha Gölü ve parkını da şöyle bir turlamanızı öneririm.

Tabi bu gölünde oluşumunda bir hikaye var, kısaca özetlersem;

Nemrut’un evlatlık kızı Zeliha, aslında Hz. İbrahim’e aşık ve anlattıklarına gönülden inandığından dayanamayıp kendini ateşe atar. Onunda düştüğü yerde parkın içindeki bu göl oluşur.

Cami kapılarının asaleti….
  • Halil Ür- Rahman Camii

Balıklıgöl’ün yakınındaki bir diğer cami. Aslında bir medrese, mezarlık ve Hz. İbrahim’in ateşe atıldığında düştüğü yeri de içine alan bir küllüye gibi düşünülmüş. Burası da orjinalinde Rizvaniye Cami gibi Bizans Dönemin’nden kalma bir Meryem Ana kilisesiymiş o da 1211’de Eyyübiler tarafından camiye çevrilmiş.

  • Mevlid-i Halil Rahman Mağarası

Rivayete göre daha Kral Nemrut, (Balıklıgöl’ün hikayesindeki kötü kral), henüz Hz. İbrahim doğmadan önce bir rüya görür. Bu rüyayı etrafındaki müneccimlere anlattığında,  ona aynı yıl doğacak bir çocuğun kendisinin saltanatına son vereceğini söylerler. Bunun üzerine Nemrut da askerlerine o yıl doğacak bütün erkek çocukların öldürülmesini emreder.

Fakat Hz. İbrahim’in annesi gizlice bir mağarada doğum yapar ve onu 7 yıl bu mağarada gizler. Şanlıurfa’nın merkezinde kalan bu kutsal yer, Hz. İbrahim’in doğduğu mağara ve Şanlıurfa’daki inanç turizminin kalbinin attığı yerlerden. Bunun en önemli nedeni Hz. Muhammed’in sakalının bir telinin de burada olması. Ayrıca halk, bu mağaradan çıkan suyu zemzemden sonra en şifalı su olarak kabul ediyor, bizden söylemesi 😉

  • Urfa Kent Müzesi

Urfa surlarıyla çevrili tarihi bir kent. Eski zamanlarda hangi yöne gitmek istiyorsanız, surların o tarafında yer alan kapıdan geçermişsiniz.

İşte bu kapılardan biri olan “Beykapısı” çıkışında yer alan kulenin, yeniden bakımı yapılarak kent müzesi anlayışında 2008 yılında kapılarını ziyaretçilerine açmış. Şehrin sosyal hafızasında yer alan gelenek ve göreneklerini sergileyen müzede, her türlü bilgi, belge, berat, kitap, fotoğraf, el aletleri, müzik aletleri, mutfak araçları, geleneksel giysiler, el sanatlarına ilişkin malzemeler sergileniyor. Tarım aletleri, Urfa’da bulunan bitkiler ve hayvanlara ilişkin canlandırmalarda yer alıyor.

Urfa Kent Müzesinde, Urfa’ya özgü içinde mini bir şadırvan buluna otantik bir oturma salonu
  • Gümrük Han

Balıklıgöl yerleşkesine konumuyla yakın ve “Sipahi Pazarı”na bitişik olan Gümrük Han, 1563 yılında Urfa Sancak beyi olan Halhallı Behram tarafından inşa edilmiş. Evliya Çelebi seyahatnamesinde, “Yetmiş Hanı” olarak buradan bahsetmiş. Kervansaray olarak yapılan tesis, alt katta depolar ve ahır, üst kattaysa tüccarların dinlendiği odalar olarak düzenlenmiş.

Günümüzdeyse, yerli yabancı turistlerin kahve tatmak ve bir mola almak için uğradığı otantik bir yer olmuş. Ortadoğu havası hissedilen ortamda amcalar mırralarını içip, nargile keyfi yaparken tavla oynuyorlar. Pandemi öncesinde Urfalı halkın daha çok sosyalleştiği ve şehrin bir nevi sosyal hafızası olan bu alanda menengiç kahvesini keyifle içebilirsiniz. Üstünede şöyle kaçak çayla demlenmiş çayda harika oluyor. Yalnız kahveler ağır gelebilir, mutlaka tok karna alın 😉

Hanı mutlaka üst katlarına çıkarak gezin, zanaatkarlarla sohbet edin. Bir yeri anlamak için orada hayata karışmanın en önemli şey olduğunu unutmayın.

Balıklıgöl Heykeli (Urfa Heykeli), insanlık tarihinin iyi korunabilmiş ve doğal büyüklükteki en eski heykeli
  • Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi

Şanlıurfa Arkeoloji Müzesini görmeden dönmeyin. Göbeklitepe’yi birebir yaşayabileceğiniz bir modelleme alanı bulacaksınız. Harika bir tecrübe, çünkü Göbeklitepe’de herşeyi yukardan görebilirken burada sütunların arasında dolaşıp, yazıları ve resimleri rahatça inceleyebiliyorsunuz. Bunun yanında Asur, Babil ve Hitit çağlarına ait taş eserler, eski çağlardan aletler ve etnografik kalıntıları da görüyorsunuz.

Müzekart geçerli.

  • Halepli Bahçe Mozaik Müzesi

Arkeoloji müzesinin hemen yanındaysa Haleplibahçe Mozaik Müzesi var. Bu müzedeki mozaikler, Şanlıurfa Belediyesi’nin altyapı çalışmaları sırasında ortaya çıkmış ve daha sonra yapılan arkeolojik kazılarla aslında bu bölgenin altında mozaiklerle dolu Roma villalarının kalıntıları olduğu anlaşılmış. Müzeyi de tam bu noktaya inşa etmişler. Buradan çıkan mozaiklerde dünyanın hiçbir yerinde örneği olmayan “Savaşçı Amazon Kraliçeleri” ‘nin tasvirleri var. Ayrıca bu mozaikler kullanılan malzeme ve teknik ile dünyanın en değerli mozaikleri arasında gösteriliyormuş.

Girişler ücretsiz!

Şanlıurfa Gezilecek Yerler listesinin olmazsa olmazı olan bu nefes kesen mozaik müzesini ve Savaşçı Amazon Kraliçelerini tasvir eden mozaiği görmeden dönmeyinnn!!!

2. Şanlıurfa dışında görülecek yakın yerler

  • Göbeklitepe

Belki kulak kabartmışsınızdır, son 7-8 yıldır dünya Göbeklitepe’yi konuşuyor, çünkü keşfiyle insanlık tarihine dair bilinen her şeyi sıfırladı. İnsanların önce yerleşik hayata geçtiği ve daha sonra inanç sistemlerinin geliştiği düşünülüyordu. Ancak Göbeklitepe’de bulunan 11,500 yıllık ibadethane insanların daha göçebe iken inanmaya başladığını gösterdi. Aynı zamanda insanların göçebelikten yerleşik hayata geçişine ışık tutacak birçok bilgi barındırıyor.

Müzekart geçerli.

  • Karahantepe

Şanlıurfa‘nın 60 kilometre doğusunda bulunan Karahantepe’nin tarihinin Göbeklitepe’den de eski olduğunu biliyor muydunuz?

Sanırım 2 yada 3 yıl önce başlayan arkeolojik kazı çalışmalarıyla, bu bölgede 250’ye yakın “T” şeklinde sütun olduğu belirlenmiş. Yerleşkeye ait detaylı bilgi zamanla bilim adamları tarafında derlenip oluşacaktır. Ancak şimdiden bile fark edilen burada yaşamış olan medeniyetin hayvan figürleri yerine insan tasvirlerine yer vermiş olması yerleşkeyi, bana göre, daha ilgi çekici kılıyor. Tabiki yine yerleşik hayatta olan bir kavmin varlığını kabul ederek, insanlık tarihinin değişimine sebep olacak yerlerden.

Karahantepe yeni keşfedilen bir ören yeri ve Göbeklitepe’den aşağı yukarı bin yıl önce yaşanmış olduğu tahmin ediliyor.
  • Soğmatar Tarihi Kenti

Harran’a 53 kilometre mesafede olan Soğmatar Antik Kenti’nin tarihi M.Ö. 2. yüzyıl civarında. Bölge, Abgar Krallığı döneminde, Harranlıların Tektek Dağları bölgesinde; ay ve gezegen tanrıları için tapındıkları bir kült merkezi olduğu bilimsel olarak tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalarda, buradaki Pognon Mağarası’nda bulunan dinsel motiflerden Ay tanrısı Sin’e tapınıldığı ortaya çıkmış. Soğmatar Antik Kenti’nin en akılda kalan kısmıysa Kutsal Tepe denilen ve üzerinde tanrı kabartmalarının, yazıtların olduğu tepedir. Buradan görülen manzaraysa çok etkileyici.

Soğmatarda bir tepeden çektiğim şu büyüleyici manzarayı sizlerle paylaşmak istedim. Evet deniz yok, ormanda yok, ya da bir göl nehir oluşmamış. “Öyleyse çorak beyaz kalmış toprakları bize niye fotosunu paylaşıyorsun Berrin?” demeyin. Hadi şöööle bir ufka bakın…Hahh o kuşbakışı gördüğünüz, bizim güneydoğu sınırımız!!
  • Harran ve Harran’ın Kümbet Evleri

Harran’ın en önemli mimari özelliği, Mezopotamya’nın tarihi MÖ. 6000’li yıllara kadar giden kümbet evleri.

“Trullo” denilen üst üste bindirme yöntemi ile inşa edilmiş, yan yana dizili kümbet evleri mutlaka görmelisiniz.

Avrupa’daki örneklerini İtalya’nın Alberobello adlı küçük kasabasında görebileceğiniz bu konik kubbeli, kümbet evlerin özelliği kurak özelliklere sahip olan bölgede ağacın bulunmaması dolayısıyla da yapı malzemesi olarak ahşap malzemenin kullanılamıyor oluşu.

Ayrıca Harran çevresinde bol bulunan yapı malzemesinin tuğla oluşu da bu evlerin bu bölgede yaygın olmasının bir diğer nedeni.

Evlerin en büyük olayı yazın çöl sıcağında serin, kışın sert soğuklarında sıcak olabilme özelliğinde olmaları.

Harran civarında toplamda yaklaşık 960 tane bu tip evlerden var ve bugün buraya geldiğinizde göreceğiniz evlerin hepsi çok da eski tarihli değiller.

Hepsi civardan toplanan kerpiçten yapılan tuğla malzemelerle, içeriden ve dışarıdan balçıkla sıvanarak son 150-200 yıl içinde inşa edilmişler.

Daha sonra devamına inşa edilmemiş çünkü alan kentsel sit alanı olarak ilan edilmiş. Evlerden sadece birinin içine girip ortamı deneyimleyebiliyorsunuz. Bu ev Harran Kaymakamlığınca restore edilerek ziyarete açılan aşağıda yer alan fotoğrafta görebileceğiniz üzere “Harran Kültür Evi” dir. (Eklemiş olduğum linkle google maps’ten ulaşabilirsiniz)

Canım kızım Ece’min doğumgününü ailecek ve seyahatimizde yeni tanıştığımız yol arkadaşlarımızla beraber Harran’da kutladık. Nasıl güzel bir sürpriz oldu. Bizi gezdiren Antonina Tura ve Harran Kümbet evlerinde bizleri ağırlayıp kutlamayı hazırlayan Adnan beye çok teşekkür ederim. Unutulmayacak bir anı oldu bizler için, sağolun.
  • Tarihi Harran Üniversitesi

Türkiye’de, dünyadaki ilk üniversite olarak yerleşmiş ama hiçbir güvenilir kaynakta bunu doğrulayan bilgiye rastlayamadım.

Genelde kaynaklarda burası “Müslümanlar’a ait ilk üniversite” olarak geçiyor. Kesin olarak bilinen şu ki Harran’da yaşamış olan Paganist Asur ve Babil uygarlıklarının inancında gezegenlere, ay ve güneşe tapınma olduğundan astronomi de çok ilerlemişler. O zamanlarda buralarda bir üniversite olduğu bir teori olarak kalıyor, çünkü herhangi bir yazıt yok.

Harran üniversitesinin tarihi kalıntılarına baktığınızda yer alan kule, astronomi için kullanıldığı düşünüldüğü için bazı arkeologlar, buranın İslam öncesi ve sonrası dönemde bilim ve sanatta doruk noktaya ulaşılan bir okul olabileceği fikrini yaratmış.

Aslında tarihi okulun kalıntılarına bakarken, gün batımında bende bu şekilde hayal etmek istedim.

Tarihi Harran Üniversitesinden kaldığı söylenen kalıntılar. Şurda gördüğünüz kulede gökyüzü hareketlerini takip edebilmek amaçlı kurulmuş astronomi kulesiymiş.

Şanlıurfa’da Ne Yenir, Nerede Yenir?

Birecik’te Cevdet Usta‘da haşhaş kebabı,

Balıklıgöl tarafında yer alan çarşı içinde “Paflar Ciğer” gayet salaş ve hesaplı;

Burada ciğer, patlıcan kebabı, tavuk şiş yiyebilirsiniz. Yanında da 3 farklı mezede servis ediliyor.

Havaalanı yolu üzerinde ve ayrıca şehrin içinde şubesi bulunan Sembol Ocakbaşı;

Urfa‘nın geleneksel yemekleri üzerinden, Çocukla Gezin ekibinden tam not aldı.

Çiğ köftesi, ciğeri, haşhaş kebabı ve tatlılarıyla, gezimizin son gününde bizim için efsane oldu.

Şanlıurfa’dan döndükten sonra web’te yapmış olduğum araştırmalar sonucunda bir mekan daha buldum;

Gülbaba Lokantası“.

Burası yemek gurusu olan Vedat Milör’ün beğendiği bir restoran, özellikle patlıcan kebabını çok övmüş, meraklılarına duyrulur efenimm. Vedat beyin yazısı için buraya linki bırakıyorum, bir göz atabilirsiniz.

İşte Şanlıurfa’da ne yenir sorusuna harika bir görselle size ifade etmek istedim. Kuzu Tandır ve bulgur pilavı yanında buğdaylı soğuk cacık, salata ve lavaş….Harran Tarihi Kümbet evlerine yakışır otantik bir sofra böyle olmalıydı. Oraların suyundan mı havasından mı yoksa pişirenin maharetiyle midir bilmem ama Urfa’da yediğim en güzel yemekti. Kesinlikle öneririm.  (bu arada fotoğrafı çekmek için cep telefonuna uzanıncaya kadar çocuklar sofraya yumulmuşlardı. O yüzden o canııım sunum biraz bozulmuş olarak görüntüleyebildim)

Harran’a gezi düzenlerseniz;

Mutlaka Cümeyri aşiretinden Sn. Adnan Özyavuz ve ailesinin işlettiği tesise uğramalısınız. Hayatınızda bu kadar lezzetli  kuzu tandır yanında bulgur pilavı yememişsinizdir. (Yukarıda yer alan fotoda da bahsettiğim gibi)

Muhteşem bir lezzet ve sunum yaşatan Adnan bey’den birde bu yörenin hikayelerini dinlemelisiniz. Buraya işletmenin telefonunu bırakıyorum, gitmeden önce mutlaka arayıp geleceğinizi haber verin. Cep tel; 0 (544) 395 2323.

Urfa’da hafif bir tatlı yemek isterseniz açık ara önereceğim Şıllık’tır. Krep benzeri tatlıyı tattıktan sonra çocuklar müdavimi oluyorlar

Son olarak size şıllık tatlısınıda öneririm;

Aslında ince ince cevizle sarılmış kreplerin üstüne şerbet dökülmüş hali.

Biz sevdik, çünkü diğer tatlılara göre hafif geldi. Tabiki çocuklarda krebe benzeyen tatlıyı bulunca bayram ettiler, benden söylemesi!

Şanlıurfa’nın vazgeçilmez eğlencesiyse Sıra Gecesi;

Eskiden erkeklerin, bir evde toplanıp köyün sorunlarını görüştüğü, şiirlerin ve türkülerin  söylendiği, geleneksel çiğ köftenin yoğrulup ikram edildiği kültürel bir görüşme gecesiyken, şimdilerde Urfa‘ya ait türkülerin söylenip, göbeklerin atıldığı, halayların çekildiği, davulun üstünde alev gösterilerinin yapılarak zamanımız kültürel seviyesine evrilmiş bir eğlence anlayışında zaman geçirebilirsiniz.

Sıra Gecesi için nereye gitsek diyorsanız ve bir öneri istiyorsanız; Nahrin Oteli. Mutlaka rezervasyon yapın!

Önemli! Ramazan ve bayramda çoğu yer kapalı olacaktır, gezi planlamanızı, bunu dikkate alarak yapmanızı öneririm.

Şanlıurfa’dan Ne Alınır?

İsot biberi bu bölgenin kendini kanıtlamış bir lezzeti. Özellikle acıseverler, çarşıya çıktığınızda şöyle birkaç paket almayı ihmal etmeyin.

Bir başka lezzetse; Cevizli sucuk. Bizim evde çocukların en sevdiği atıştırmalık yada doal aburcubur  olan Urfa’ya özgü şire üzümü pekmezinden yapılan cevizli sucuğun lezzeti burda bir başka.

Hediyelik olarak, kehribar taşından yapılmış bileklikler ve tesbihler ya da çeşit çeşit bakırdan yapılmış bakraçlar alabilirsiniz.

Urfa’nın kendine özgü işlemeleriyle bu bakraçlar kalbimi fethetti.

Şanlıurfa’da Nerede Kalınır?

Şehir otellerini tercih edebilirsiniz. Özel aracınız varsa rahat park yeri bulabilirsiniz.

Yoksa da toplu taşıma araçlarına binerek gezilecek yerlere ulaşım sağlayabilirsiniz.

Göbeklitepe ören yerinden bir bölüm

Çocukla Gezin ekibi, Şanlıurfa’da tarihin her dönemiyle ve doğunun o mistik havasıyla yoğrulduğu bir gezi yaşadı. Hele Harran’da kızım Ece için doğum günü partisi organize eden Antonina Turizm‘e ve Adnan Bey’in o doğuya özgü misafirperverliğini unutamayız. Bu gezileri bizim için daha çok yaşanır ve anlaşılır kılan, bilgisi ve ilgisiyle bizi yoğuran sevgili rehberimiz Tülay Zeybek Özcan hanıma da ayrıca teşekkür ederiz.

Başka bir seyahatte görüşmek üzere, sevgiyle.

Her köşesi inançla harmanlanmış bu topraklara veda ederken, gökyüzüde bizlere bulutların arasında oluşan kalple sevgilerini iletiyor. Urfa’da bir mucizeyi de biz mi yaşadık acaba, ne dersiniz?

Şanlıurfa’yı 2022 Sonbaharında Gezdik Gördük” yazısında 2 düşünce

  1. A. Hamide Koz diyor ki:

    Sevgili Berrin Hanım,
    Şanlıurfa’yı çok güzel tanıtmışsınız. Bir o kadar güzel olan ve beni çok duygulandıran da, baştaki, depremle ilgili sözleriniz ve şehirle ilgili dileklerinizdi… Sağolun, varolun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.