Samatya Çocuklu Geziler

Çocukluğum Bakırköy / Yenimahalle’de geçti. Bu nedenle tren istasyonu en yakın ulaşım aracıydı benim için. En çok kullandığım yönse Sirkeci’ydi. Tren rayların üzerinde cızırtılı sesiyle hızla giderken herkesin sevdiği yön olan sahil tarafına oturmak yerine hep sol tarafa o eski evleri seyredebileceğim cam tarafında olmayı tercih ederdim. Annemlerle ya alışveriş yapılırdı ya da Gülhane parkında pikniğe gidilir, canım anneannemin en sevdiği manzara olan Sarayburnu seyredilirdi.

Samatya tren istasyonu sırasındaki evler artık renkli ve bakımlı

Bu yolculuklarda özellikle üç durak vardı hep aklımda kalan… İşte onlardan birisi Koca Mustafa Paşa durağıydı. Diğeriyse bir özelliği yok ama Kanarya (tabi Kanarya ters istikamette)… Üçüncüsüyse annemin çocukluk yıllarının geçtiği Cankurtaran.

Özellikle Koca Mustafa Paşa durağı ve çevresi bana hep o eski Osmanlı mimarisi tadında tahta evlerden oluşmuş mahalleleri canlandırırdı zihnimde… Gelip geçerken boyasız evlerin dökülen çatılarının arasında camın önünde sardunyası yetiştirmeye çalışan teyzeler, aşağıya sepet sarkıtmış komşular ve dar sokakta top oynamaya çalışan çocukları görürdüm. Trenin melodisinin eşliğinde durağa yaklaşırken farklı olurdu o yüzler… Ama hep camdan cama sıralı dururdu o yıkanmış renkli çamaşırlar 😉

Samatya tren yolu sokağı

Samatya da adını bir zamanlar burada yoğun olarak mevcut olan kumdan almış; ismi Yunanca’da kumlu anlamına gelen “psamathion”nun değişerek günümüze ulaşmış hali. Resmi olarak semtin adı Kocamustafapaşa, ama insanların çoğu hala “Samatya” diyor. Samatya, Tarabya, Pendik ve Langa gibi Bizans zamanından günümüze gelen ender semt isimlerinden.

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethiyle balıkçı köyü olan Samatya‘nın da çehresi hemen değişmeye başlamış. Bursa’da oturan Ermeniler buraya getirilmiş. Türkler genel olarak sahil kenarı yerine içerileri tercih etseler de sonraları semtte nüfusları artmış. Rumlara ait bazı kiliselerde Ermenilere ibadet etmeleri için devredilmiş.

Samatya sokak aralarında halen ayakta kalmaya devam eden tarihi evler var

İstanbul’un eski semtlerinde gördüğümüz gibi burada da farklı din ve kültürlerin etkisini hissedebilirsiniz. Ama geçmişte Rum komşulara yapılan saldırılar sebebiyle çoğu buraları bırakıp Yunanistan’a dönmüş.

Maalesef semtte hala o zor anların hüznü hakim, gülümsemiyor, yalnız…Tarihi konakların arasında sessizlik hakim. Her şeye rağmen buraları hala bırakıp kaçmamış olan teyzeleri amcaları evlerinin önünde ya da meydandaki kahvehanede görebilirsiniz. Hatta halk onları artık koruma altına almış.

O zamanlara ait devam eden hüzün, belki gri bulutlu havanın ardından süzülen güneşin, belki de balıkçı Saadettin’in “haydee taze balık” sesi, kedilerin çete halinde koşmasıyla hareketlenen meydandaki İkinci Bahar’ın o renkli girişiyle silindi sanki…Yerini uzaktan gelen denizin kokusu sardı. Evet, Samatya‘yı hepimiz bizleri o sıcacık komşuluk, sevgi ve insancıl duygularımızı hatırlatan İkinci Bahar dizisiyle hatırlıyoruz değil mi?

İkinci Bahar dizisinin çekildiği bu mekan hala renkli

İstanbul’un her yeri siteler, gökdelenler ve apartman blokları tarafından betondan bloklar haline gelmesiyle beraber biraz hava alabilmek uğruna ya şehir dışına ya da hala eski tadında ayakta kalmaya çalışan semtleri geziyoruz. İşte Samatya‘da bir hafta sonunda çocuklarla kültür gezisi yapabileceğiniz bir İstanbul semti diyebilirim.

Samatya’da çocuklarla neler yapılır?

Tren istasyonu ile surlar arasında kalmış adeta eski İstanbul fotolarından çıkmış gibi görünen renkli cumbalı evlerin sıra sıra dizildiği İçkalpakçı Çıkmazı sokağına uğrayın. Sokakta gördüğünüz teyzelerle sohbet edin, belki çocuklar eskiden olduğu gibi burada saklambaç ya da ebelemece oynarlar. Burası bana göre Samatya‘nın en özellikli fotoğraf noktası.

Buradan sahile inin ve surların dibinde biraz yürüyüş yaptıktan sonra balıkçıların olduğu Samatya Meydana tekrar dönebilirsiniz.

165 yıllık ahşap konak olan Matya Kafe’de bir keyif kahvesi alabilirsiniz. Bu arada 1970 lerin evlerine benzeyen ve duvarları eski plaklarla dolu kafenin içini de gezmeyi unutmayın.

İkinci Bahar restoranın olduğu Gümüş Yüksük sokağından Samatya‘nın ana caddesine çıkın. Bu cadde üzerinde çıktığınız yönde hemen sağınızda kalan Aya Mina Rum Ortodoks Kilisesini görebilirsiniz.

Karşısında Samatya Sahaf kitabevi yer alıyor, eğer açıksa çocuklarla bir göz atabilirsiniz.

Mimar Sinan’ın Samatya için yaptığı iki eserden biri olan Abdi ibrahim Paşa Camiini de ziyaret etmenizi öneririm.

Daha sonra meydandan Narlıkapı caddesi üzerinde solunuza surları ve tren yolunu alarak eski semtin sokaklarında sizi bekleyen sürprizlere açılın. Birçok tarihi eski binalar göreceksiniz… Aralarda belki oyun parkı bulabilirsiniz. Mesela Imrahor Parkını…

Yedikule İstasyonu caddesine çıktığınızda çocuklar yorulmuş olabilirler. Eğer iyilerse onlarla beraber 10 dakika daha yürüyüp Yedikule zindanlarının bulunduğu surlara ve antik kentin ana kapılarından biri olan Yedikule kapısına doğru yol alabilirsiniz.

Yedikule zindanları restore edilmesine rağmen artık ziyaret etme imkanı yok. Evet kapalı, sadece duvarları seyredebilirsiniz…Haberiniz olsun.

Buradan devam edip Yedikule Uluslarası Barış Parkına 15 dakikalık yürüyüşle ulaşabilirsiniz. Tarihi surların gölgesinde oyun parkında çocuklar eğlenebilir. Yalnız buradan Samatya’ya tekrar dönüşünüz yarım saati bulacaktır. Bu nedenle bu bölgeye başka zamanda uğrayabilirsiniz. Belki zindanlar tekrar ziyarete açıldığında olabilir. Buradan yetkililere de sesleniyorum, böylesi tarihi bir lokasyonu yerli ve yabancı turistlere açmalısınız.

Ana cadde üzerinden tekrar Samatya Meydana geri dönün ve İkinci Bahar’ın karşısında yer alan Develi’de yorgunluğunuz atın. Samatya meydan ve Marmara denizinin güzel manzarasına hakim bu restoranda çocuklar için oyun alanı da yer alıyor.

Çocuklu bebekli gezinizde puset kullanmanızı öneririm. Çocuklar scooter kullanabilir, zaten ara sokaklarda ve Narlıkapı caddesi üzerinde çok trafik yok. Hatta meydan ve tren yolu geçidinin altından sahile tekrar inebilir burada paten kayabilirler.

Samatya’ya gelince balık yemeyi tercih edebilirsiniz. Bunun için meydanda pekçok alternatif var.

Son olarak sahilde birde Balık Müzesi varmış. Ben ziyaret etmedim, ama belki siz Yedikule’ye yürümek yerine yakın çevre gezinize burayı ekleyebilirsiniz.

Samatya Nerede ve Nasıl Ulaşılır

Haftasonlarında akşamları yoğun olan semti sabahtan giderek ziyaret edecekseniz özel aracınızla gitmenizi öneririm. Ana cadde üzerindeki ara sokaklar ya da meydana yakın otoparklara aracınız bırakabilirsiniz.

İkinci alternatifse metroyla Yenikapı’ya ulaşın ve sonrasında buradan sahil yolunu kullanan otobüs ya da dolmuşlarla Koca Mustafa Paşa durağında inebilirsiniz. Tren yolunun altındaki geçit Samatya meydanına çıkıyor.

Kendinizi, eski İstanbul fotolarında ya da benim gibi çocukluğunuzda aklınızda kalan o karenin içinde hissetmek isterseniz meydandaki Tarihi Emirgan Kahvesinde zaman geçirmenizi öneririm.

Samatya ve yaramaz kedileri

İstanbul’un nostaljik semtlerinden Samatya’yı çocuklu geziler listenizi eklemeyi unutmayın. İstanbul tükenmeden gün batımını bir de buradan görün…

Samatya’nın doğal dokusu… Surlar, tren yolu ve o eski evleriyle

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.