Emirgan, Hisar, Arnavutköy ve Bebek semtleri dantel gibi sıralanır boğaz boyunca. Ortaköy‘e yaklaşınca dantelin üzerine düşen inci kolyenin ucundaki büyük taş gibi gözlerinizi alamadığınız barok esintili Büyük Mecidiye Camii, Boğazdan geçen gemileri tüm zerafetiyle karşılar.
Halk arasında daha çok Ortaköy Camii olarak adlandırılır.
Serin esen mayıs rüzgarının etkisinde bahçeden içeriye girdim. Caminin içinde yer alan ayakkabı dolabına eşyalarımı yerleştirip, önce kadınlar bölümünü ziyaret ettim. Pencerelerin tavandan yere kadar olması ve sadeliğiyle Boğazın heyecanlı sularını huşu içinde seyrettik.
Daha sonra caminin erkekler için ayrılan bölümüne doğru geçmek için ilerledim. Namaz vakti olmadığı için içeride daha çok durabilirdim. Barok mimarisiyle yüksek kubbelerden sarkan avizeler ve onların ışığının üzerinde tavanda yer alan resimler beni benden aldı. Saatlerce bu harika camide dua edebilirim. Abdülmecid’in hat sanatıyla yazdırdığı tavanda asılı olan Allah, Muhammed ve halifelerin isimleriyse caminin en ilgimi çeken yanı oldu.
Kare şeklinde inşa edilmiş olan Büyük Mecidiye Caminin bu bölümünde tavandan yere kadar olan pencereler sayesinde oluşan ışık süzmeleriyle kendinizi huzur içinde hissediyorsunuz. Sessizlik içinde arada sırada camiye girip namaz kılanlar başlarını secdeden kaldırdıklarında Boğazın o derin mavisinden gözlerini alamadıklarından eminim. Ama böyle bir güzellikte dua ederken kendinizi daha hafiflemiş hissediyorsunuz.
Büyük Mecidiye Camii, Sultan Abdülmecid tarafından inşa ettirilmiş ve 1854 yılında tamamlanmış. Osmanlı döneminden kalan pek çok camide gözlerimizin alıştığı o geleneksel yapı yerine daha çok barok mimarisiyle “hepsinden farklıyım” diyen bir çizgide olduğunu gösteriyor. Sanırım bu estetiği dönemin usta mimarları Balyan ailesinin yeteneğine borçluyuz.
Büyük Mecidiye Camii, mimari, tarihi ve dini açıdan oldukça estetik bir görüntü sergilediği için Ortaköy gezinizde çocuklarla mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer.