Büyükada – Çocukla Tatil Rehberi

Aylardan nisan. Okullar TEOG sebebiyle bir hafta tatil. Evde çocuklarla yapılabilecek birçok etkinlik var. Ama bunların yanı sıra yeni yerler farklı kültürler değişik ortamlar bulmalı ve gezmeli. İstanbul’daki müzeyi gezdik, eh vizyondaki sinemalar ve arkadaşlarla etkinlikler tamam. Öyleyse az kalan vaktimizde İstanbul’a yakın ama bir o kadar da uzak bir yerlere gitme zamanı. Neresi ola ki? derken adalar geldi aklıma. O kadar gez toz öğren, burnumuzun dibindeki Prenses adalarını çocuklara gezdirmemişiz.

Öyleyse iki günlük bir gezi ile Büyükada rahatlıkla görülebilir diye düşündüm. Hemen tripadvisor’dan butik otel araştırmasına girdim. Ada Butik Otel gözüme takıldı. Hemen aradım ve rezervasyonda bana çok yardımcı oldular.

Her şey hazırdı sırt çantaları dışında. Çok bir şey taşımaya lüzum yoktu. Çocuklar için birer yedek kıyafet, pijama, diş fırçaları, şapka, yağmurluk ve kitap tabii.

Sabah erkenden yola çıktık. Bostancı’dan yarım saatte Büyükada’ya varılabiliyordu. Hemen karşıya geçtik. Bostancı Adalar İskelesinin karşısında İSPARK’a arabayı park ettik. Mavi Marmara turlarıyla adaya gitmeye karar verdim. Vapurda üst katta yerimizi aldık. Yalnız hafta içi olmasına rağmen tıka basa doldu her yer. Neşeli bir grup insanla Heybeliada’ya vardık. Sonraki durak bizimki 😉 Büyükada!

Limana yaklaşırken çocuklarla adayı uzunca bir inceledik. Adanın ne demek olduğunu göstererek anlatmaya çalıştım onlara. Sonra burada araba olmadığından bahsettim, sadece faytonlar var dedim. Çok değişik geldi ve hoşlarına gitti.

Büyükada Sahil ve tepeleri. Ortada görünen binada bizim çok beğendiğimiz "Splendid Palas"
Büyükada Sahil ve tepeleri. Ortada görünen binada bizim çok beğendiğimiz “Splendid Palas”

Büyükadaya adımımızı attık ve işte o an adanın kayıtsız havasına büründük. İstanbul’daki telaştan uzak ama bir o kadarda yakın olmanın verdiği rahatlık yok mu??

Zamanı yavaşlat ve keyfine bak 😉

Öyleyse bana bir türk kahvesi odun ateşinde olsunn, çocuklara da şu ünlü ada Roma dondurması almakla başlayalım “slow” yaşamaya. Planımızı da kahvemin köpüklerini hüpletirken yapalım telaşsızca.

Birinci gün:

Büyükada Vapur İskelesi

Oteli buluş ve yerleşme

Ada Müzesi

Reşat Nuri Güntekin Evi

Adada büyük tur

Büyükada Hükümet Binası bulunacak ve gezilecek 😉

İkinci gün:

Otelde herkes çantasını toplayacak

Kahvaltı

Küçük tur

Aya Yorgi Tepesine yürüyüş

Aya Yorgi Kilisesi

Yücetepe Kır Gazinosu

Orman Yangın Kulesi

Hamidiye Cami

Eve dönüş

Birinci Gün

Büyükada Vapur iskelesi: Ada’ya adım atar atmaz zaten ilk gördüğünüz mavi çinileri ile süslü ve sizi bu sebeple kendine çeken bu ulu mimari eseri yakından görmek ve incelemek oluyor.  Bina Osmanlı Neo – Klasik akımın Büyükada’daki temsilcisiymiş. 1914 yılında yapılan iskelenin Mimarı Mihran Azaryan olarak belirtiliyor. Çinileri Kütahyalı Mehmed Emin Efendi tarafından yapılmış ve  1999 – 2001 yıllarında restorasyon uygulanıp bugünkü halini almış.

Büyükada Tarihi Liman

Oteli buluş – Ada Palas Butik Otel: Limanın tam karşısında saat kulesinin solundan devam edip  4-5 dakika içinde otelimizi kolayca bulduk. Otel eski ada evlerinden… Bembeyaz boyalı ve güzel restore edilmiş. Burayı tercih etmemin en büyük sebebi eski bir ada evinde kalmak, o nostaljiyi yaşamaktı. Sonradan gördüğüm zevkle döşenmiş bahçesi ise son sebebim oldu. Ada ziyaretimiz esnasında otel çalışanlarının her konuda yardımcı olduklarını söylemem gerekir. Odalar da gayet temiz ve konforluydu. Sadece Ege için istediğimiz ek yatakta bir sorun vardı ama işallah o konuyu çözebilmişlerdir. Sabah kahvaltısı çeşitli ve doyurucuydu. Oda ısıtması kaloriferli, kışın kalmak isteyenler üşümez 😉 Banyo biraz dar ama birkaç gün için çekilebilir diye düşünüyorum. Çocuklu ailelere adada geçirebilecekleri bir otel olarak tavsiye ederim.

Ada Palas Butik Otel bahçesi ve kahvaltı
Ada Palas Butik Otel bahçesi ve kahvaltı

Ada Müzesi: Büyükada ve çevresindeki diğer adaların oluşumlarını anlatan filmi, ada halkının kültürü ve yaşayışı hakkında belgeler,  adalarda yaşamış yazar ve şairlerin hayatlarından kesitleri müzede bulabilirsiniz. Aslında adalarla ilgili daha çok şeye yer verilebilir bu müzede. Biraz sığ kalmış buldum, o kadar hayat ve hikaye olduğunu düşünüyorum ki. Faytonculuk ile ilgili hiç bir şey yoktu mesela. Ada’lardaki simge binaların hikayeleri dökümente edilebilirdi. Ama yine de çocukların, İstanbul’a yakın ama bir o kadar da farklı olan ada kültürünü anlayabilmeleri için faydalı bir ziyaret olduğunu düşünüyorum.

Reşat Nuri Güntekin: Cumhuriyet dönemi edebiyatımıza birçok eserle damgasını vurmuş olan bu değerli yazarımızın aslında öğretmen olduğunu biliyor muydunuz? Ve buradan milletvekilliği sonrasında yurtdışı devlet görevleri ve hepsinin arasında bizlere kattığı o romanlar. Çalıkuşu, Damga, Dudaktan Kalbe, Acımak, Yaprak Dökümü ve pek çok ünlü diğer eserleri… Hepimizin ortaokul yıllarında ve lise sona kadar elimizden düşürmediği kitaplar. Hatta pekçok filmleri ve izlenme rekorları kıran dizileri çekilmiş çok farklı hayatları anlatan yazarımızın evini görmeden dönmeyin. Maalesef ev bakımsız, ada belediyesi neden bu eserlere yeterince destek vermiyor? Yurtdışında ünlü sanatçıların evleri müze şeklinde ve içlerine girince kendinize onlara daha yakın hissediyorsunuz ve kültürel birliktelik oluşuyor.  Bizde evinin yan kapısındaki bahçeden içeri girdik. Harika bir manzara karşıladı, bu güzellik karşısında Reşat Nuri Güntekin’e nasıl ilham geldiğini o zaman anladım.

Reşat Nuri Güntekin’in Evi, manzarası ve çocukla gezin ekibi 😉

Büyük tur: Bütün adayı size faytonla gezdiren bir gezi. Tabi belirli bir güzergah üzerinden. Aşağı yukarı 70-80 dakika sürüyor. Fiyat olarak 70 TL. Bu turu almanızı tavsiye ederim. Müze, Reşat Nuri Güntekin’in evi, kaymakamlık binası, Rum yetimhanesi gibi birçok önemli tarihi binalara bu şekilde ulaşabilirsiniz.

Büyükada Kaymakamlığı Binası: Büyük tur da kaymakamlığın önünden geçtik, ama tecrübesizlik inmedik önünde 🙁 Bu nedenle turu bitirince meydandan çocuklarla buraya kadar tekrar yürüdük. Adliye binası olarak da adlandırılan bu eski ve görkemli bina muhteşem bir başyapıt bana göre. Adada binanın mimarisi, konumu ve bahçesinin mükemmelliğiyle bana göre epik denilecek bir eser. Maalesef burası da restore edilmemiş başka bir tarihi kanıt. İnanıyorum ki Adalar Belediyesi buralar için harekete geçip, şaheser sayılabilecek bu eski yapıları koruma altına alacaktır.

Büyükada Kaymakamlık Binası
Büyükada Kaymakamlık Binası

Ada Döner: Birinci gün için yeterince yorulan kuzucuklarımla meydana yakın olan bu dönerciyi bulduk. Döneri, eti, salatası, balığı hepsini denedik. Hepsi lezzetli ve makul fiyatlardaydı. Hatta şunu söyleyebilirim, benimkiler ikinci porsiyonları bile yediler 😉 Tabi balık isteyenler varsa araştırmalarıma göre Ali Baba’yı tavsiye ediyorlar, hem temiz hem de hesaplı diyorlar…Tabi birde gelin gelin diye yakanıza yapışmıyorlarmış  😉

İkinci Gün

Sabah otelimizde aldığımız huzurlu ve boool malzemeli kahvaltımızdan sonra eşyaları topladık. İşini bitirenler otelin bahçesine kitap okumaya ve kedi Şerminle uğraşmaya indiler. Bu arada ada hayatı çocukların hayvanlarla haşır neşir olması için bayağı davetkar. Köpekler, kediler, kuşlar ve atlar her yerde. Tabi ormanlık alanlarda  sincaplar çok…

Küçük tur: Aya Yorgi Tepesine çıkabilmek için küçük tur fayton gezisi aldık çocuklarla. Bu yol üzerinde piknik alanlarını, Prenses Plajını ve Yörük Ali plajını görebiliyorsunuz. Plajların yanından dörtnala geçerken denizin görüntüsü gayet davetkar gözüktü gözüme ama hava soğuk 😉 maalesef. Neyse faytonu süren amca bizi en hızlı şekilde Lunapark gazinosunun bulunduğu ve turun bittiği o meydana getirdi. Büyük tur da buradan geçiyorsunuz hatta adalıların el emeği göz nuru işlemelerine bakmanız için burada mola alıyorlar.

Piknik alanları- müzenin içi- fayton sefası- dilburnu tabiat parkı girişi (plajların girişi)
Piknik alanları- müzenin içi- fayton sefası- dilburnu tabiat parkı girişi (plajların girişi)

Aya Yorgi Tepesine çıkış: Gazinonun yanında yukarıya doğru çıkan dik ve küçük paket taşlı bir yol olduğunu göreceksiniz. İşte bunu hiçbir yere sapmadan dümdüz çıkın. Zaten buradaki kalabalığın büyük bölümünü takip ederseniz zirveye ulaşıyorsunuz. Çıkış yarım saatlik bir sürede bitiyor. Ama değiyor da bu eziyete doğrusu… Adalar ve şahane İstanbul Manzarası sakince önünüze seriliyor. Zaten bu manzarayı görünce dökülüyorsunuz, nerde ne var ve selficiklereee. Tabi aslında buranın günbatımı manzarasına kaçırmamak lazım.

Aya Yorgi Kilisesi: Kilisenin içini mutlaka gezin, tarihi eskiye dayanıyor. Yalnız içeriye girerken sizden başınızı örtmenizi, hem erkek hem de kadınlardan uzun pantolonlu olmanızı ve kısa kollu giyindiyseniz de hırka veya benzeri bir örtüyle kapatmanızı rica ediyorlar. Aksi takdirde içeriye giremiyorsunuz.

Aya Yorgi Kilisesi ve Manastırı
Aya Yorgi Kilisesi ve Manastırı

Kilise hakkında bulmuş olduğum bilgiyi özetle paylaşıyorum.

İstanbul Adalar’ının en büyüğü ve belki de en güzeli olan Büyükada’nın en yüksek tepesinde, halk arasında Aya Yorgi adı ile bilinen, Agios Georgios Rum Ortodoks Manastırı bulunmaktadır. Bu manastır, adını M.S. III.asırda, Hristiyan inancından dolayı putperestler tarafından şehit edilen ve bugün mezarı Filistin’ de bulunan, Roma ordusunda subay olan, Anadolu’lu (Kappadokyalı), Aziz Georgios’tan almaktadır.
Mevcut rivayetlere göre, manastır bin yılı aşan bir maziye sahip olup M.S. 963 senesinde Bizans İmparatoru Nikiforos Fokas zamanında inşa edilmiştir. Aya Yorginin mucizevi ikonası ise, Büyükada’daki İmparatoriçe İrini’nin Kadınlar Manastırı tarafından hediye edilmiştir. Bizans İmparatoru Manuil Komninos’un 1158 tarihli altın mühürlü fermanında ise, İstanbul Adalar ve buradaki manastırlar zikredilmekte olup, bunların arasında “Kodono;”’ ismi de geçmektedir. 19.asır tarihçisi Manuil Gedeon’ a göre ise, bu isim Büyükada’daki Aya Yorgi Kudunas (Çıngırakçı) Manastır’ından başkası değildir. 

Yücetepe Gazinosu: Bu kadar yol çıkmışken gazinoda şöyle manzara seyretmeden dönmek olmazdı tabi. Çocuklarla bazı şeyleri siparişi verdik. Haftaiçi masaya servis yapılıyor, yalnız haftasonunda mutfağa kadar gidip servisinizi sizin almanız bekleniyor. Burası olabildiğince salaş bir ortam, ama mutfak ve tuvaletler tertemiz. Her yeri kokulu güllerle, çiçeklerle donatmışlar. Bu tepede en sevdiğimde işte bu. Eski İstanbul’un kır çay bahçelerine benzeyen bu restoran  her gidişimde bana nostaljik zamanlar yaşatıyor.

Orman Yangın Kulesi: Aya Yorgi kilisesine gelmeden hemen sağdaki toprak yoldan içeriye biraz yürüyüp ulaşabilirsiniz. Vapur saati yaklaşmış olduğundan, çocuklar  da Yücetepe Gazinosunun çimlerinde takılınca buraya gitmeye vaktimiz kalmadı. Başka sefere işallah, zaten tepeye çıkınca uzaktan görebilirsiniz.

Hamidiye Camii: İşte burası da benim içimde kalan noktalardan. Çocuklarla tepede o kadar yayılmışız ki, buraya gitmeye fırsat bulamadık.  Cami hakkında bulduğum bilgileri de paylaşmak isterim.

2.Abdülhamid’in emriyle yaptırılan ve 1895 tarihinde ibadete açılan Hamidiye Camii, zarif estetik bir yapıdır. Kesme küfeki taştan yapılmış olup iki katlıdır. Tek şerefeli kesme taş minarenin kapısı da avluya açılır. Son cemaat yerinin tavan göbeğinde, iki yanında hilal motifi yer alan sekiz köşeli bir yıldız görülür; duvarlar ve pencere içleri, mavi, lacivert ve sarı kalem işiyle bezelidir. İbadet sahnına açılan kapının yanında namaz vakitlerini gösteren ahşap muhafazalı bir duvar saati vardır. Camii inşa edilirken mektep olarak tasarımlanan mekan, öğrencilerin başka bir binaya taşınması ve Büyükada’nın Müslüman cemaatinin artması sebebiyle mescide çevrilmiştir.Cami’ye 1998-2001 yılları arasında restorasyon yapılmıştır.

Hamidiye Camii
Hamidiye Camii

İşte iki günlük Büyükada planımız bunları gezmekle geçti.

Bizim favorilerimizse Aya Yorgi Tepesine çıkış ve Yücetepe Gazinosu, fayton ile gezi, Prinkipo dondurmacısıve Ada dönercisi oldu ;))

Prinkipos Dondurmacısı meydanda olduğu gibi saat meydanının arka tarafında kalan caddede kafeleri de var.
Prinkipos Dondurmacısı meydanda olduğu gibi saat meydanının arka tarafında kalan caddede kafeleri de var.

ve sıra geldi bir anne gözüyle köşeciğime, çocuklu Büyükada gezi rehberiniz hazır 😉

  • Ada gezinizde hava durumuna uygun olarak çocuklar için mutlaka yanınıza güneş kremi, yağmurluk, yedek kıyafet, şapka, bolca ıslak mendil vs gibi gerekli ihtiyaçları yanınızda bulundurun.
  • Ada motorlu taşıt trafiğine kapalı. Ama fayton ve bisiklet trafiğine dikkat edin, çocuklar bir an boş bulup yola çıkabiliyor!
  • Meydanın trafiğe kapalı olan alanında bisiklet sürmek yasak. Eğer sürerseniz para cezası var, bilginize. Çocuklar için taşıyabilirseniz scooter veya patenlerini yanınızda götürebilirsiniz, ara sokaklarda özgürce sürebilirler. Sahil kesiminde de rahatça kullanabilirler.
  • Bisiklet kiralayabileceğiniz birçok dükkan var. Ayrıca 2-4 yaş arası çocuğunuzu koyabileceğiniz pusetli bisikletlerde var. Yalnız Büyükada bayağı yokuşlu idmanlı gelin 🙂
  • Pusetli anneler Büyükada sefası sizin içinde var korkmayın! Vapurlara inip binerken mutlaka gemide çalışanlar yardım ediyorlar. Faytonla gezi yapabilirsiniz. Piknik alanlarına da faytonlar sizi götürüyor, farklı bir tarifeyle. Ya da meydan ve civarındaki çay bahçesinde dinlenebilirsiniz, Hamidiye Cami’ni ziyaret edebilirsiniz. Meydandaki Roma dondurmacılarına uğrayabilirsiniz 😉 Mesela biz tarihi Prinkipo dondurmacısına uğradık. Meydana yakın ara sokaklarda pusetle dolaşabilirsiniz. Birçok tarihi ev görebilirsiniz. Saat meydanının sağından yukarı çıkan az yokuşlu alanı tırmanırsanız, adanın İstanbul’u gören manzarasını daha rahat görebilirsiniz. Yine aynı alanda  açık tezgahlarda Büyükada sakinleri el işi göz nuru emeklerini satıyorlar.
  • Fayton sırasından korkmayın, hemen ilerliyor. O kadar çok faytoncu varki inanamazsınız.
  • Büyükada’da sadece bir gün geçirmek isterseniz; Küçük tur almanızı tavsiye ederim ve tepeye çıkın. Turun bittiği alana gelmeden önce piknik alanları da var. Sonra meydana dönüp çocuklarla saat kulesinin oradaki dondurmacılara uğrayın.
  • Çocuklarla yemek için en kolay gidilecek ve bütçeli restoran Ada Döner diyebilirim. Tabi başka alternatifleri de değerlendirebilirsiniz. Meydandaki saat kulesinin sağından içeriye doğru girdiğinizde sokakta birçok sıra sıra restoranlar olduğunu göreceksiniz. Sol koldaki ilk noktalardan bir tanesi. Balık istiyorsanız Ali Baba tavsiye ediliyor.
  • Aya Yorgi tepesine çıkarken mutlaka yanınızda su bulundurun.  Yol boyunca çocuklar acıkabilir, meyve ya da doal aburcuburlar elinizin altında olsun.

Kedileriyle, martılarıyla, faytoncularıyla, sakinliği ve halkının yardımseverliliği ve güleryüzlülüğüyle burası bana eski İstanbul’u anımsatıyor. Yanı başımızda nefes alacağımız böyle bir nokta varken değerlendirmeye bakalım. Huzuru, sevgiyi ve temiz havayı soluyarak adaya özen göstererek kirletmeyerek yaşayalım ki hiç bozulmasın.

Büyükada'ya Veda ve bizi bırakmayan martıları...
Büyükada’ya Veda ve bizi bırakmayan martıları…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.