Londra Gezi Rehberi

Hayranlıkla okuduğum kitaplar ya da seyrettiğim filmlerde geçen sarayların, bahçelerin, kiliselerin ve istasyonların başkentindeyim.

Londra‘dayım…

İşler sebebiyle bu sefer Londra’dayız. Amaç seyahat değil, ama şöyle bir kaç günü de kendimize ayırmayı planladık. Yalnız çocukları evde anneanneyle bıraktık, maalesef çocuklar büyüdükçe okuldan kaytarabilme dönemleri de gitgide azalıyor…Onlar olmadan dört günlük seyahat bir tuhaf gelecek bize…Size tavsiyem ortaokul dönemleri başlamadan onlarla gidebildiğiniz her yere gitmeye çalışın. Sonra sınavdı, ödeviydi, yoklamasıydı, sözlüsüydü, projesiydi derken yalnızca resmi tatiller size kalan oluyor.

Oliver Twist, David Copperfield, İki Şehrin Hikayesi gibi Charles Dickens’ın kitaplarına konu olan, Shakeaspeare’in tiyatro eserlerine ilham veren, evine dönmek istemeyen Peter Pan ve tabi benim en sevdiğim Sherlock Holmes’ün hikayeleri  hep Londra‘da geçer ya da oradan esinlenilerek kaleme alınmıştır. Yeni dönem kitaplarındansa en popüler Harry Potter serisi mesela…

Londra, dünyanın en akıllı şehri olsa gerek. Bu nedenle çok çabuk adapte olabilirsiniz. Zaten sokaklarda bin bir çeşit dilde konuşan insanın beraber yaşayıp her şeyin düzenli halde devam etmesine cevap bir tek bu olsa gerek??? İşte tam da bu yüzden Türkiye’den Londra‘ya gidecek olanlara genel bir gezi rehberi hazırlamak gerekir diye düşündüm. (Kargaşadan uzak olan bir ortamda  nasıl yaşanır rehberi 🙂 )

Londra Hakkında Genel Bilgiler:

Avrupa Birliğinin en kalabalık şehri olan Londra‘da 8 milyon kişi yaşıyor. Etnik grupların çeşitliliği çok olsada genel olarak kullanılan dil İngilizce.

İklim olarak ılıman okyanus akıntısının etkisi altında olması sebebiyle her mevsim ziyaret edilebilecek bir şehir. Genel olarak kapalı ve yağışlı bir hava sizi bekliyor. Yazın gitseniz bile söylenenlerden anladığım yanınızda bir yağmurluk bulundurmanız. Yalnız bizim seyahatimizde Londra tarihinde çoook uzun yıllardır da hiç görülmeyen kar yağışı ve aşırı soğuklar oldu. Böyle bir durumla karşılaştığınızda çocuklarla beraber rahat gezmek istiyorsanız onlara kar tulumu ve ceketi giydirebilirsiniz. Aynısını sizede öneririm, yoksa benim gibi fotoğraf çekerken ellerinizi hissetmediğiniz durumlarla karşılaşırsınız.

İngiltere’nin güneydoğusunda kalan Londra, Thames nehriyle ikiye ayrılmış bir şehir. İngiltere’nin Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilmesiyle 2000 yıl önce kurulmuş. Daha önce burada Kelt denilen kavim yaşıyormuş. Ülke, geçtiğimiz yüzyılda sömürgecilik faaliyetleriyle şimdiki güçlü duruşunu kazanmış. Tabi 2. Dünya savaşında yerle bir olan birçok müze, bina ve anıt tekrar inşaa edilerek bugünkü görünümünü almış.

Londra‘yı tam anlamıyla gezebilmek için 4-5 günlük seyahat süresi yeterli olacaktır.

İngiltere, ülkemizden 3 saat geride olduğunu unutmayın, aprona indiğinizde saatinizi değiştirin. (Not: Aslında eskiden 2 saatti, ama yaz saati uygulaması yapılmadığından 3 saat oluyor).

Londra’ya gitmeden önce Visit London aplikasyonunu indirerek ziyaretinizi planlayabilirsiniz. Yurtdışı seyahatlerinizde kullanabileceğiniz ücretsiz akıllı uygulamaları merak ediyorsanız “Gezgin Ailelere 10 Ücretsiz Akıllı Uygulama” yazımı okumanızı öneririm.

Londra Heathrow Havaalanından şehrin merkez istasyonu Paddington İstasyonu ve Express trenler.

Londra’da Ulaşım:

Çocuklu aile seyahatlerinde en büyük dert ulaşım sorunudur. Bu sebeple hep önerim Hop on -hop off otobüsleridir. Bu turların avantajı gezgin aileler için büyük. Çünkü pusetinizi katlayıp otobüse atıp, gün içerisinde belirlediğiniz noktalara en yakın durakta inerek seyahatinizde konfor sağlayabilirsiniz. Londra‘da bu servisi veren Big Bus şirketini tercih edebilirsiniz, her yerde durakları olduğu gibi Wifi bağlantılarının olması çok güzel. Bilet ve tur ayrıntıları için gitmeden önce online siteyi inceleyin. Bunun için “London Pass” aldığınızda bu turlardan yararlandığınız gibi toplu taşımayı da kullanabilme hakkınız oluyor. Ayrıca “London Pass” sayesinde Londra‘da gezilecek yerlerin bazılarında kuyrukta beklemek zorunda kalmıyorsunuz.

Londra Metrosunda yer alan bilet otomatlarında mutlaka size kibar bir şekilde yardım edecek bir metro çalışanı bulabilirsiniz.

Diğer alternatifse toplu taşımayı kullanmak. Londra bu konuda turistleri düşünerek sürekli kendini yenileyen bir kent. Açıkçası ben bile bu kadar kolay adapte olduysam herkes otobüs, metro ve diğer hatları rahatlıkla kullanabilir. Otelinize en yakın metro durağını bulun, sonrasında atm gişeleri gibi yer alan bilet gişesinde kredi kartı ya da nakit ile işinizi halledebilirsiniz. Bu noktada iki alternatifiniz var. Oyster kart alarak ulaşım ücretini yarıya indirebilirsiniz, ama burada 5 pound gibi bir depozito veriyorsunuz. Havaalanı çıkışında da Oyster kart standları görebilirsiniz.

İkinci alternatifse günlük aile kartlarından alabilirsiniz. Biz günlük kart alarak dolaşımı sağladık. Tercihimizde 1-9.  zone için olanı seçerek 3 yetişkin 30 pounda bütün gün gezdik. Bu kartları kullanarak şehir içindeki her türlü toplu taşıma aracına istediğiniz kadar binebilirsiniz.

Londra’nın ikonik siyah taxileri

Londra‘da taksiler kilometre başına 8-9 pound gibi ücret alıyor. Şehir merkezinden Heathrow Havaalanına taksiyle gitmeyi tercih ederseniz 80 pound gibi bir ücret ödeyeceksiniz. Ulaşım süresi 45-60 dakika arası değişebilir. Diğer alternatifse Heathrow Havaalanından şehre Heathrow Express denilen hızlı tren ile  ulaşmak. Eğer hafta sonundaysanız yarı fiyatına bir tutarla kente inebilirsiniz, biz 3 kişi 30 pound civarı ödeme yaptık. Yalnız bu bir kampanyaydı ve onu yakaladık. Diğer zamanlarda hızlı trenler, kişi başı 25-30 pound arası.  İstasyon önünden otelinize ister yürüyerek, ister sıra halinde bekleyen taksilerle varabilirsiniz. ( Genel olarak 15-20 pound arası bir tutar olacaktır. İsterseniz taksi şoförüne de sorabilirsiniz.)

Çoğu aile bisikletlerle gezmeyi tercih ediyordu. Yol üzerinde kiralanabilecek bisiklet duraklarını mutlaka fark edeceksiniz. Günlük gezi programınızı ister bisikletle ister metro çıkışında bulacağınız bisikletlerle daha farklı hale getirebilirsiniz. Yalnız trafiğin ters yönde aktığını unutmayın! Yani yola adım atmadan önce solunuza bakın.

Bu restoranı Great Russel caddesi üzerinde British Museum ziyaretinden sonra gördüm. Bir Türk restoranı, ama biz denemedik, çocuklarla gezilerde çorba ya da pilav alternatifleriyle öğünleri tamamlamak isteyen ailelere tavsiye ederim.

 

Londra’da Yeme- İçme

İngiltere’nin kendine has bir mutfak kültürü yok diyebilirim. Tek bulabileceğiniz  fish and chips yani kızartılmış balık ve patates ya da  sütlü çay ve yanında kek tarzı yiyecekler belki…Hepimizin bildiği meşhurr 5 çayı muhabbeti ile tabiki pub kültürünü duymuşsunuzdur. Öyleyse çocuklu çocuksuz Londra sokaklarında dolaşırken nasıl bir beslenme yapılabilir diye boool düşünmüştüm. İşte tecrübelerimin sonuçları ;

Pekçok farklı ülkeden insanların yaşadığı Londra‘da birçok kültürün mutfağını tatma fırsatınız var. Çin, Japon, Türk, Meksika, Fransız ve Amerikan restoranları şehrin sokaklarında. Tabi biz Türk restoranlarını tercih pek etmedik. Ama size tavsiye edebileceğim Baker Street’te yer alan Yosma ile Soho bölgesinde sulu yemek bile bulabileceğiniz Opuz Kitchen belki çocuklu aileler için kurtarıcı olabilir diye düşündüm. Sabah kahvaltısı için pek çok pastane yer alıyor. Gail’s, Artizan veya Hummingbird Bakery (pastanesi) gibi yerlerde sabah kahvaltısına çocuklar bayılacaktır. Bu gibi kahvaltı veren pastanelerde  sütle çırpılmış yumurta (scrambled egg) ekmek üzerine servis edilerek sunuluyor. Yanına sütlü çay, marmelat ve kurabiye siparişi verebilirsiniz. Genel olarak İngiliz kahvaltısı sütlü lapa yanına tatlı kurufasulye ile yemeyi tercih ediyorlar.

Farklı kültür mutfaklarını deneyebilir, marketlerden meyveler içecekler alabilir, ya da çocuklarla gezerken en kolayı foursquare gibi uygulamalardan geziniz esnasında yakınınızda olan Türk restoranları bulabilir ve öğünlerinizi değişik alternatiflerle farklılaştırabilirsiniz.

Öğle yemeği için Tesco ya da Pret a Manger gibi neredeyse her meydan ya da mahallede bulabileceğiniz marketlere girip soğuk sandviç, sıcak sandviç, çorba, meyveli yoğurt, meyve çeşitleri, taze sıkılmış meyve suları, su gibi pekçok ürünü çantalarınıza koyup bütün gün gezebilirsiniz. Öğle saatlerini  ya da akşam yemeklerini bu şekilde değerlendirmek pahalı Londra menüleri için çok yararlı bir uygulama.

Her Avrupa ülkesinde olduğu gibi, marketlerde ya da restoranlarda Su istediğinizde “Still” olmasını istediğinizi belirtmezseniz, soda benzeri suyu içmek zorunda kalabilirsiniz!!!

Ayrıca yine burada bir su 1,5 pound civarında. Ama Tesco yada Pret a Manger gibi noktalarda 0,99 pound gibi daha düşük fiyata buluyorsunuz. Aslında Londra‘lılar suyu musluktan içiyorlarmış, ama biz denemedik. Sadece otelde çay kahve için gerekli suyu musluktan kullandık, bir şey olmadı 😉

Akşam ya da öğle yemeğinde eğer bütçeniz uygunsa Harrods veya Selfridge gibi tarihi AVM’lerde alın. Vintage ortam içerisinde harika yemekler sizi bekliyor olacak.

Soho, özellikle cumartesi günleri akşamları canlı oluyor. Çocuklarla yapabilir misiniz ama bazı publarda canlı performanslar oluyor, kaçırmayın. Buraya gelmişken The Hummingbird Bakery‘e uğrayın derim. Çünkü red velvet kekleri ile meşhur olan bu pastanenin eşi benzeri yoookkk. Çocuklar bayılacaktır.

Covent Garden gibi halka açık pazarlarda da restoran bulabilirsiniz, ayrıca bu gibi yerlerde günün her saati canlı performans izleyebilirsiniz…

Londrada vintage veya farklı dönemlere ait kültürel mağazalara girin, inceleyin. Mesela bu mağazada gerçek yünden yapılmış birçok kıyafet vardı, eldiven aldık. Evet biraz pahalı ama işte bence bunlardan almak mantıklı, yıllarca kullanabilirsiniz ve üstüne bir de size gezinizi hatırlatacaktır.

Londra’da Nerede Kalınır?

Metro veya otobüs duraklarına yakın noktaları tercih edebilirsiniz. Oxford Street, Westminister veya Hyde Park yakınlarında bulacağınız otellerle gezilecek yerlere yürüme mesafesinde olacaksınız. Yalnız sürekli yağmur veya bizim seyahatimizde olduğu gibi kar yağışı olursa yürümek yerine metro ve otobüsü tercih etmek daha pratik olacaktır.  Şehir merkezinden uzak bir çok otelde daha uygun fiyatlarda kalabilmek mümkün. Ama yolda geçireceğimiz süre ve ek yol masrafını hesaba katarak merkeze bir kaç sokak yakında olmayı her zaman tercih ettiğimizi belirtmek istiyorum.

Ulaşım ve konaklamada bir önemli nokta ise Londra‘nın kaç no’lu bölgesinde kaldığınız. Şehir 9 farklı alana yani “ZONE”a ayrılmış. Genel olarak gezilmesi gerekli yerler 1-9 nolu zone’larda yer aldığından Oyster kart ya da günlük bilet aldığınızda 1-9 nolu zone seçeneğini almanız yeterli.

Evet, biraz güneşi gören Londralılar parklarda kafelerde, çimlerin üzerinde….

Genel olarak Çocukla Londra seyahatinizde bilmeniz gereken önemli noktalar bunlar olduğu gibi, tabi, gezilecek ve yapılacaklar listelerini de sizler için hazırlıyorum. Böylelikle kendi planınızı yaparken zamanınızı daha verimli kullanabilirsiniz.

Londra’da Çocukla Gezilecek Yerler

Londra Çocukla Yapılacak Aktiviteler Listesi

Londra’yla ilgili yazımı beğendiyseniz paylaşım yapabilirsiniz. Diğer yazılarımı taze taze haber almak istiyorsanız, sosyal medya hesaplarımı takip etmenizi öneririm.

Londra Westminister bölgesinden manzara, tam kar atıştırmaya başladığı anlar…

Londra Gezi Rehberi” yazısında 2 düşünce

  1. mavi yolculuk diyor ki:

    Sanki kitap okuyormuşum gibi okudum yazınızı..Okudukçada merakım ve ilgim arttı .Umarım bir gün gitme şansım olur buraya.Görmedim daha önce çünkü.Emeklerinize sağlık.Teşekür ederim bu faydalı bilgiler için…

    • berrinkuray diyor ki:

      Çok tşk ederim ilgi ve beğenileriniz için. Umarım bir gün ziyaret etme fırsatınız olur. Güzel günler dilerim.

mavi yolculuk için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.