İstanbul Avrupa Korosu ile Türkiye’de bir ilk- STABAT MATER KONSERİ


24 Ekim akşam saatleri… Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde tarihi bir ana tanıklık edecek olan birçok şanslı kişinin arasındayız.

Çok heyecanlıyız, Ege ben ve eşim Orhan. Çünkü Türkiye’de ilk defa canlı olarak Karl Jenkins tarafından bestelenen Stabat Mater isimli eseri İstanbul Avrupa Korosu ve Orkestra Prusart’ın performansıyla dinleyecek seyirciler arasında yerimizi aldık. Tabi bunda sevgili arkadaşım ve koronun üyelerinden Makbule’nin büyük payı olduğunu belirtmek isterim. Güzel davetin için çok teşekkürler arkadaşım 😉

Stabat Mater, 13.yy a ait olan bir katolik ilahi. Şiir, bir annenin çocuğunun ölümünden duyduğu derin acıyı ve yası anlatıyor.( Burada anne Hz. Meryem, oğulda Hz. İsa’dır.) Şiirin ilk birkaç mısrası ise şöyle;

Stabat mater dolorosa
iuxta Crucem lacrimosa,
dum pendebat Filius.

(Haçın başında bekledi

yas tutan ana ağlayarak

İsa’nın yanında sonuna kadar…)

Cuius animam gementem,

contristatam et dolentem

pertransivit gladius.

diyerek devam eden ilahi, başlığını ilk sözlerinden almıştır;

Stabat Mater …”


(Duyuyor musunuz darbukayı 😉 )

Yazıldığından bu yana birçok ünlü bestekar tarafından notalarla buluşan bu eser, en son olarak 2008 yılında Karl Jenkins tarafından farklı bir şekilde bestelenmiş.

Vivaldi, Haydn, Verdi ve Pergolesi’nin yazdıkları arasından açık arayla ayıran (bana göre) Jenkins bestesini farklı kılan neydi?

Karl Jenkins, Stabat Mater’i alıp geleneksel klasik batı müziğine darbuka ve ney gibi doğulu çalgı motifleri ve vokalleri ise Aramice, Arapça, Yunanca, Latince ve İngilizce gibi farklı dilleri dahil ederek sıra dışı bir yorum göstermiş. Bu ünlü ilahiye 6 bölüm daha eklemiş. Bu bölümler; “Ave Verum”, “And the Mother did weep”, “Lament”, “Incantation”, “Are you lost out in darkness” ve “Now my life is only weeping”.

İşte bu noktada durun. Çünkü besteyi, benim açımdan unutulmaz kılan özellikler;

“And the mother did weep” bölümü aynı anda İngilizce, Latince, Yunanca, Aramice ve İbranice olarak söylendi. Müthişti.

Sonrasında “Are you lost out in darkness” bölümü dünyanın en eski yazılı hikayesi Gılgamış Destanı’ndan metinleri içeriyordu.

“Now my life is only  weeping” in sözleri ise Mevlana Celaleddin Rumi’ye aitti…Onun sözleri üstüne daha ne eklenebilirdi ki…

ve tabii ki darbuka ve ney tüm konserin, bize göre, başrollerindeydiii.

 

İstanbul Avrupa Korosu- Konserde

İstanbul Avrupa Korosu, Şef Cemil’i Can Deliorman yönetiminde ve Orkestra PrusArt eşliğinde bizleri 24 Ekim akşamı çok ayrı bir boyuta taşıdı.

Çok sesli koro…Toplu olarak melodili ya da ritimli sözleri söyleyen topluluk. (Sözlük anlamı)

İstanbul Avrupa Korosu’da çok sesli olarak yazılmış besteleri enstrüman eşliği olmadan icra etmek amacında olan amatör ama köklü bir geçmişe sahip bir grup.

Koroda yer alan her kişi, gün içerisinde farklı işlerde çalışan ama gönülleri müzikte olan insanlar. İşte bu insanların özverileri ve emekleri sayesinde, Türkiye’de daha önce seslendirilmemiş olan Karl Jenkins’in Stabat Mater eserini dinleme şansına sahip olduk.

Çocuklarla beraber gidilebilecek harika bir kültürel etkinlikti bu. Biz neredeyse Ege’nin sınıfını götürdük konsere, “çıtları 😉 çıkmadı”. Bu tipte konserlerin 8 yaş ve üzeri çocuklara uygun olduğunu düşünüyorum, tabi bu çocuktan çocuğa farklılık gösterebilir.

Stabat Mater‘i çok sesli olarak dinlemek de hepimizi öyle etkilemişti ki oğlumun hala evde mırıldandığını duyuyorum. Bende arada sırada cep telefonumla çektiğim videoyu seyrediyorum. Size de tavsiye ederim, kulaklarım ve ruhumun tabii pası siliniyor, her dinleyişimde aynı heyecana devam…

Stabat Mater – İstanbul Avrupa Korosu Konser Afişii

Önümüzdeki yıllarda bu koroyu çok daha farklı sahnelerin beklediğine inanıyorum. Yurt dışında benzer örnekleri olan amatör kültürel gruplar gibi, İstanbul Avrupa Korosu da ülkemizdeki ”       “, tabi bana göre, o ”     ” kültürel boşluğu doldurmamızı sağlayacaklardan.

İstanbul Avrupa Korosunu sizlerde takibe alın. Bende etkinliklerini sosyal medya hesabımdan mutlaka paylaşımda bulunmayı hedefliyorum 😉

İnanıyorum ki, İstanbul Avrupa Korosu ve/ veya benzeri gruplara ne kadar çok destek verirsek, yarınlarımız için endişelerimiz yerini aydınlık günlere bırakacaktır. 

Unutmayalım,

“Yüksek kültürde dünya birinciliğini tutmak, bir milletin savaş alanında kazanacağı zaferlerden daha çok sonuçlar almasını sağlayacak kültürel orduların kurulmasını sağlayacaktır.” (M. Kemal Atatürk’ün sözlerinden derlemedir.) 

Sevgiyle ve en önemlisi sanata kültüre destekle kalın ;))

İstanbul Avrupa Korosu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.