İstanbul’da Kar Zamanı

Yıl 1987…Bir anda bastıran kar o gece dinmemişti. Okullar o karla beraber tam 30 gün tatil olmuştu.

Aman ne güzel günlerdi, kuzenlerle  bitmek bilmeyen kar topu savaşları.

Sokaktan içeri girmek bilmeyen çocukların peşinde koşan mahalleli teyzeler…

Adım başı kardan adam yapmak için uğraşırdık.

Annemlerde bizimle çıkıp bolca oynarlardı, ellerinde çay bardaklarıyla…

Bunlarda olmadı mı yokuştan aşağıya booolca kaymacalar. Mümkünse leğen ya da torbalarla…

Ders yok ödev yok TRT var kestane kebap pişerdi sobalarda 😉

Öylesine uzun sürmüştü o kar tatili…

Ama tüm bunların yanında o zamandan en çok aklımda yer edinen pekmezli kar yediğimiz anlar olmuştur.

İstanbul’dan kar manzaraları

 

Yıl 2017 Ocak ayı.

Kar yağmaya doyamadı. 30 yıl ardından.

Sabahleyin terasa yığılan karı gören çocuklarımın şaşkınlığı ve sevincini görmeniz lazımdı.

O karın üzerine daha da kar lapa lapa yağdı.

Sonra bizler duramadık kiiii.

Kar kıyafetlerimizi hurçlardan bulup çıkardık.

Neşeyle giyinip çıkma sırası artık çocuklarımdaydı. Kar o kadar pamuk pamuk yağmış ki bizim yokuş bir yorgana dönüşmüştü.

Üstüne atlayınca puf puf yorganın pamukları uçuşuyordu adeta.

İstanbul’un bütün pisliği örtülmüş, tertemiz çatılar bembeyaz sokaklar silüette artık.

Kar melekleri yapıldı.

Sooonra en eğlencelisi olan kaymak için kızaklar çıkarıldı.

Çeşitli kızakları Decathlonda bulabilirsiniz.

Sırtüstü, yüzüstü kayma stilleri geliştirildi. En son olarak en uzak kim nereye kayıyor yarışı yapıldı.

Eskiye göre farkımız çocukların peşinden hadi eve girelim diye dolaşan bir anne yok kiiii.

Açıkçası bende onlarla olabildiğimce çocukluğuma döndüm.

Çocukluğumda eve döndüğümüzde annem sahlep hazırlardı. Bazende pekmezli kar.

Evet yanlış okumadınız. Bilmiyorum acaba bu usul sadece Türkiye’ye mi ait?

Ama kim bulmuşsa harika düşünmüş. En doal dondurma bana göre. Hem de puf pufff.

Ertesi gün yine karla uyandık. Zaten gece yağmaya devam etmişti. Terastaki masa artık görünmüyordu.

Kat kat yağan karın en üstünde yer alanlar mutlaka  tertemizdir diye düşündüm.

Çocuklarla karları tabağa koyduk.

Karın üzerine memleketten gelmiş üzüm pekmezini döküverdik.

Tadı harikaydı ve çocuklarımın hoşuna gitmişti. Şifa olsun diye diye yedik.

Kar üstüste 2 ila 3 gün yağdıktan sonra hiç el değmemiş bir yerden aldığınız karları tabağa koyun. Üzerine de zevkinize göre pekmez dökün, afiyet olsun 😉

Lapa lapa yağan karın yaşamsal bir hediye olduğunu düşündüm…Bize ne güzel anlar yaşattı.

İstanbul’un bitmek bilmeyen hızında hayatı yaşamaya devam eden biz yetişkinler içinse bir teneffüs.

Sokaklarda çocuklarla oyunlar, karda yürüyüşler, semtteki komşularla yaşanan sohbetler…

Sıcacık sahlebi yudumlarken gökyüzünden yüzünüze dökülen pamuk parçaları çocukluğumuzu hatırlattı…

O zamanlar hayatın ne kadar basit ama o kadar anlamlı olduğunu. Büyüdükçe ne boş şeylerle kendimizi bunalttığımızı…

Yılbaşından beri aldığımız ülkemizle ilgili üzücü haberlerin üzerine yağan bembeyaz nimet, tüm kötülükleri yeryüzünden silmek için rahmetle zarafetiyle yağdı yeryüzüne.

İyi ki yağdın kar bu sene, hoş geldin…Bu yılın bize getirdiği en güzel hediyesin.

İstanbul’da kar yağınca zaman durur. Doğanın hediyesi zarafetiyle herşeyi güzelleştirir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.